English    Türkçe    فارسی   

6
1932-1941

  • Fakat Allah’ya kulluk edersen bir kitap bile okumadan yeninden, yakandan duyulmadık bilgiler bulursun.
  • Musa’nın avucu, koynundan ziyalandı, nurlar saçtı; nuru, gökyüzündeki aydan da üstündü.
  • Bu heybetli gökyüzünden dilediğin, ey Musa, koynundan baş gösterdi.
  • Bil ki yüce gökler, insanın anladığı şeylerin aksidir; gökler, o akisten ibarettir. 1935
  • Yüce ulu Allah’nın eli, iki âlemden de önce aklı yaratmadı mı?
  • Bu söz, hem apaçıktır, hem de pek gizli. Çünkü sinek, ankaya mahrem olamaz.
  • Oğul, yine hikâyeye dön de defineyle o yoksulun kıssasını tamamla.
  • Yoksul ve definenin bulunduğu yer
  • Kâğıtta şu yazılıydı: Bil ki şehrin dışında bir define var.
  • İçinde mezar olan filân kubbe var ya. Hani arkası şehre, kapısı Ferkat yıldızına karşı. 1940
  • O türbeyi ardına al, yüzünü kıbleye çevir. Sonra yayla bir ok at.