- Senin gibi bir çok yarasalar rüya görürler ama bu âlem, güneşten yetim kalır mı?
- چون تو خفاشان بسی بینند خواب ** کین جهان ماند یتیم از آفتاب
- Ruh denizlerinde öyle kuvvetli dalgalar olur ki Nuh tufanından yüzlerce defa üstündür.
- موجهای تیز دریاهای روح ** هست صد چندان که بد طوفان نوح
- Fakat Kenan’ın gözünde kıl bitmiştir de o yüzden Nuh’u da bırakmıştır, gemiyi de. Dağa tırmanmaya kalkışmıştır. 2085
- لیک اندر چشم کنعان موی رست ** نوح و کشتی را بهشت و کوه جست
- Fakat derhal yarım bir dalga, dağı da aşağılıkların dibine atmıştır, Kenan’ı da.
- کوه و کنعان را فرو برد آن زمان ** نیم موجی تا به قعر امتهان
- Ay, nurunu saçar, köpek havlar durur. Hiç köpek, ayı kendisine ortak edebilir mi?
- مه فشاند نور و سگ وع وع کند ** سگ ز نور ماه کی مرتع کند
- Ay ışığı ile geceleyin yol alanlar, köpek havlaması ile yollarından kalırlar mı?
- شب روان و همرهان مه بتگ ** ترک رفتن کی کنند از بانگ سگ
- Cüzü, külle doğru ok gibi gider. Kokuşuk kocakarının ardına düşer mi hiç?
- جزو سوی کل دوان مانند تیر ** کی کند وقف از پی هر گندهپیر
- Şeriatın canı da âriftir, takvanın canı da. Marifet, geçmiş zamanlardaki zâhitliğin mahsulüdür. 2090
- جان شرع و جان تقوی عارفست ** معرفت محصول زهد سالفست
- Zâhitlik, ekmeye çalışmaktır. Marifet de o ekilenin bitmesidir.
- زهد اندر کاشتن کوشیدنست ** معرفت آن کشت را روییدنست
- Şu halde çalışmak ve inanmak, bedene benzer. Bu ekmenin canı da biten mahsuldür ve onu devşirmektir.
- پس چو تن باشد جهاد و اعتقاد ** جان این کشتن نباتست و حصاد