English    Türkçe    فارسی   

6
2107-2116

  • Rızklar da onun rızkını yemektedir. Meyveler de onun yağmuruna karşı dudakları kupkuru bir haldedir.
  • Kendine gel , bu işteki düğüm, tersine düğümlenmiştir. Sana sadaka verene sen sadaka ver!
  • Ey yoksul zengine zekât ver. Bütün altınlar, bütün ipekli kumaşlar, yokluktadır, yoksuldadır.
  • Senin gibi bir kötü, o makbul ruha eş olmuş, Nuh’un nikâhındaki kâfir gibi âdeta. 2110
  • Bu yurda mensup olmasaydın şimdi seni paramparça ederdim.
  • O Nuh’u da senden halâs ederdim, ben de kısasa uğrar, Şeyh’in yolunda ölmek şerefiyle yücelirdim.
  • Fakat zamanın padişahlar padişahının evinde bu çeşit küstahlıkta bulunamam.
  • Yürü, dua et ki bu yurdun köpeğisin. Yoksa şimdi yapacağımı yapardım sana.
  • Dervişin, Şeyh’in evinden dönmesi ve Şeyh’i halktan sorması, onların da filân ormana gitti diye haber vermeleri
  • Ondan sonra derviş, herkese sormakta, Şeyh’i her tarafta araştırmadaydı. 2115
  • Birisi dedi ki: O kutup, odun getirmek üzere ormana gitti.