English    Türkçe    فارسی   

6
2124-2133

  • Şeytan’la, diyordu, Cebrail’in ne münasebeti var ki onunla konuşsun, düşüp kalksın, beraber yatsın, uyusun!
  • که چه نسبت دیو را با جبرئیل  ** که بود با او به صحبت هم مقیل 
  • Azer, nasıl olur da Halil’le geçinebilir? Yol kesen, nasıl olur da kılavuzla beraber bulunur? 2125
  • چون تواند ساخت با آزر خلیل  ** چون تواند ساخت با ره‌زن دلیل 
  • Müridin, muradını bulması, dervişin, ormana yakın bir yerde Şeyh’le buluşması
  • یافتن مرید مراد را و ملاقات او با شیخ نزدیک آن بیشه 
  • O, bu düşüncedeyken ünlü Şeyh, bir aslana binmiş, çıkageldi.
  • اندرین بود او که شیخ نامدار  ** زود پیش افتاد بر شیری سوار 
  • Kükremiş aslan odununu çekmekteydi. O kutlu zat da odunlarının üstüne binmişti.
  • شیر غران هیزمش را می‌کشید  ** بر سر هیزم نشسته آن سعید 
  • Kamçısı bir yılandı. Yücelikle yılanı bir kamçı gibi eline almıştı.
  • تازیانه‌ش مار نر بود از شرف  ** مار را بگرفته چون خرزن به کف 
  • İyice bil ki, her şeyh, sarhoş aslanın üstüne biner.
  • تو یقین می‌دان که هر شیخی که هست  ** هم سواری می‌کند بر شیر مست 
  • O görünür, bu görünmez ama can gözünden gizli değildir. 2130
  • گرچه آن محسوس و این محسوس نیست  ** لیک آن بر چشم جان ملبوس نیست 
  • Onların altında yüz binlerce aslan vardır, odun çeker durur. Gayp gözü, onu görür.
  • صد هزاران شیر زیر را نشان  ** پیش دیده‌ی غیب‌دان هیزم‌کشان 
  • Fakat adam olmayan da görsün diye Tanrı, onları bir bir baş gözüne de gösterir.
  • لیک یک یک را خدا محسوس کرد  ** تا که بیند نیز او که نیست مرد 
  • O padişah, dervişi uzaktan görüp güldü. Sakın dedi, aldanma, şeytanı dinleme.
  • دیدش از دور و بخندید آن خدیو  ** گفت آن را مشنو ای مفتون دیو