- Şeytan’la, diyordu, Cebrail’in ne münasebeti var ki onunla konuşsun, düşüp kalksın, beraber yatsın, uyusun!
- که چه نسبت دیو را با جبرئیل ** که بود با او به صحبت هم مقیل
- Azer, nasıl olur da Halil’le geçinebilir? Yol kesen, nasıl olur da kılavuzla beraber bulunur? 2125
- چون تواند ساخت با آزر خلیل ** چون تواند ساخت با رهزن دلیل
- Müridin, muradını bulması, dervişin, ormana yakın bir yerde Şeyh’le buluşması
- یافتن مرید مراد را و ملاقات او با شیخ نزدیک آن بیشه
- O, bu düşüncedeyken ünlü Şeyh, bir aslana binmiş, çıkageldi.
- اندرین بود او که شیخ نامدار ** زود پیش افتاد بر شیری سوار
- Kükremiş aslan odununu çekmekteydi. O kutlu zat da odunlarının üstüne binmişti.
- شیر غران هیزمش را میکشید ** بر سر هیزم نشسته آن سعید
- Kamçısı bir yılandı. Yücelikle yılanı bir kamçı gibi eline almıştı.
- تازیانهش مار نر بود از شرف ** مار را بگرفته چون خرزن به کف
- İyice bil ki, her şeyh, sarhoş aslanın üstüne biner.
- تو یقین میدان که هر شیخی که هست ** هم سواری میکند بر شیر مست
- O görünür, bu görünmez ama can gözünden gizli değildir. 2130
- گرچه آن محسوس و این محسوس نیست ** لیک آن بر چشم جان ملبوس نیست
- Onların altında yüz binlerce aslan vardır, odun çeker durur. Gayp gözü, onu görür.
- صد هزاران شیر زیر را نشان ** پیش دیدهی غیبدان هیزمکشان
- Fakat adam olmayan da görsün diye Tanrı, onları bir bir baş gözüne de gösterir.
- لیک یک یک را خدا محسوس کرد ** تا که بیند نیز او که نیست مرد
- O padişah, dervişi uzaktan görüp güldü. Sakın dedi, aldanma, şeytanı dinleme.
- دیدش از دور و بخندید آن خدیو ** گفت آن را مشنو ای مفتون دیو