English    Türkçe    فارسی   

6
2141-2150

  • Bizim geri kalanımızda onun buyruğudur, ileri gidenimizde. Canımız yüz üstü koşarak onu aramadadır.
  • عام ما و خاص ما فرمان اوست  ** جان ما بر رو دوان جویان اوست 
  • Bizim tekliğimiz, çiftliğimiz, hava ve hevesten değildir. Canımız, mühre gibi Tanrı elindedir.
  • فردی ما جفتی ما نه از هواست  ** جان ما چون مهره در دست خداست 
  • O ahmağın nazını da çekeriz, onun gibi yüzlercesinin nazını da. Bu, renk aşkından, koku sevdasından değildir.
  • ناز آن ابله کشیم و صد چو او  ** نه ز عشق رنگ و نه سودای بو 
  • Bu kaza ve kader, bizim dersimizin talebeleridir. Artık savaşımızın debdebesi nereye varır, bir düşün.
  • این قدر خود درس شاگردان ماست  ** کر و فر ملحمه‌ی ما تا کجاست 
  • Nereye mi varır? Yere bile yol olmayan bir yere. Işığı, gözleri alan Tanrı ayına ancak! 2145
  • تا کجا آنجا که جا را راه نیست  ** جز سنابرق مه الله نیست 
  • O nur, bütün vehimlerden ve tasavvurlardan uzak olan nurun nurunun nurunun nurunun nurudur!
  • از همه اوهام و تصویرات دور  ** نور نور نور نور نور نور 
  • Dedikoduyu senin için aşağılattım. İbret al da kötü huylu arkadaşla arkadaş ol, uzlaş.
  • بهر تو ار پست کردم گفت و گو  ** تا بسازی با رفیق زشت‌خو 
  • “Sabır, sıkıntının anahtarıdır” sırrına ermek için gülerek hoşlanarak onun derdini çek.
  • تا کشی خندان و خوش بار حرج  ** از پی الصبر مفتاح الفرج 
  • Bu aşağılık kişilerin aşağılığını çekersen sünnetlerin nuruna ulaşırsın.
  • چون بسازی با خسی این خسان  ** گردی اندر نور سنتها رسان 
  • Peygamberler aşağılık adamların zahmetlerini çok çektiler. Bu çeşit yılanlardan nice ıstıraplara uğradılar. 2150
  • که انبیا رنج خسان بس دیده‌اند  ** از چنین ماران بسی پیچیده‌اند