- Bu kaza ve kader, bizim dersimizin talebeleridir. Artık savaşımızın debdebesi nereye varır, bir düşün.
- این قدر خود درس شاگردان ماست ** کر و فر ملحمهی ما تا کجاست
- Nereye mi varır? Yere bile yol olmayan bir yere. Işığı, gözleri alan Tanrı ayına ancak! 2145
- تا کجا آنجا که جا را راه نیست ** جز سنابرق مه الله نیست
- O nur, bütün vehimlerden ve tasavvurlardan uzak olan nurun nurunun nurunun nurunun nurudur!
- از همه اوهام و تصویرات دور ** نور نور نور نور نور نور
- Dedikoduyu senin için aşağılattım. İbret al da kötü huylu arkadaşla arkadaş ol, uzlaş.
- بهر تو ار پست کردم گفت و گو ** تا بسازی با رفیق زشتخو
- “Sabır, sıkıntının anahtarıdır” sırrına ermek için gülerek hoşlanarak onun derdini çek.
- تا کشی خندان و خوش بار حرج ** از پی الصبر مفتاح الفرج
- Bu aşağılık kişilerin aşağılığını çekersen sünnetlerin nuruna ulaşırsın.
- چون بسازی با خسی این خسان ** گردی اندر نور سنتها رسان
- Peygamberler aşağılık adamların zahmetlerini çok çektiler. Bu çeşit yılanlardan nice ıstıraplara uğradılar. 2150
- که انبیا رنج خسان بس دیدهاند ** از چنین ماران بسی پیچیدهاند
- Yargılayan Tanrı’ nın muradı, hükmü, ta ezelden tecelli ve zuhur etmekti.
- چون مراد و حکم یزدان غفور ** بود در قدمت تجلی و ظهور
- Zıddı olmadıkça bir şey görünemez. O misli olmayan padişahın zıddı yoktur.
- بی ز ضدی ضد را نتوان نمود ** وان شه بیمثل را ضدی نبود
- “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” âyetindeki hikmet
- حکمت در انی جاعل فی الارض خلیفة
- Bunun için padişahlığına ayna olmak üzere bir gönül sahibini halife edindi.
- پس خلیفه ساخت صاحبسینهای ** تا بود شاهیش را آیینهای