English    Türkçe    فارسی   

6
2151-2160

  • Yargılayan Tanrı’ nın muradı, hükmü, ta ezelden tecelli ve zuhur etmekti.
  • چون مراد و حکم یزدان غفور  ** بود در قدمت تجلی و ظهور 
  • Zıddı olmadıkça bir şey görünemez. O misli olmayan padişahın zıddı yoktur.
  • بی ز ضدی ضد را نتوان نمود  ** وان شه بی‌مثل را ضدی نبود 
  • “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” âyetindeki hikmet
  • حکمت در انی جاعل فی الارض خلیفة 
  • Bunun için padişahlığına ayna olmak üzere bir gönül sahibini halife edindi.
  • پس خلیفه ساخت صاحب‌سینه‌ای  ** تا بود شاهیش را آیینه‌ای 
  • Ona hadsiz, hesapsız arılığını ihsan etti, ondan sonra karanlıklardan da ona bir zıt verdi.
  • بس صفای بی‌حدودش داد او  ** وانگه از ظلمت ضدش بنهاد او 
  • Ak ve kara iki bayrak dikti. Birisi Âdem’di bunların öbürü yol kesen İblis. 2155
  • دو علم بر ساخت اسپید و سیاه  ** آن یکی آدم دگر ابلیس راه 
  • O iki büyük ordu arasında savaşlar oldu, geldi geçti.
  • در میان آن دو لشکرگاه زفت  ** چالش و پیکار آنچ رفت رفت 
  • İkinci devre Habil geldi, onun pak nurunun zıddı Kaabil oldu.
  • هم‌چنان دور دوم هابیل شد  ** ضد نور پاک او قابیل شد 
  • Adalet ve zulümden ibaret olan bu iki bayrak, böylece devir devir, Nemrud’a kadar geldi dayandı.
  • هم‌چنان این دو علم از عدل و جور  ** تا به نمرود آمد اندر دور دور 
  • O, İbrahim’in zıddı ve düşmanı oldu. O iki ordu birbirine kin güttü, savaştı durdu.
  • ضد ابراهیم گشت و خصم او  ** وآن دو لشکر کین‌گزار و جنگ‌جو 
  • Savaşın uzamasından hoşlanmayınca ikisinin arasını ateş ayırdı. 2160
  • چون درازی جنگ آمد ناخوشش  ** فیصل آن هر دو آمد آتشش