- Zıddı olmadıkça bir şey görünemez. O misli olmayan padişahın zıddı yoktur.
- بی ز ضدی ضد را نتوان نمود ** وان شه بیمثل را ضدی نبود
- “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” âyetindeki hikmet
- حکمت در انی جاعل فی الارض خلیفة
- Bunun için padişahlığına ayna olmak üzere bir gönül sahibini halife edindi.
- پس خلیفه ساخت صاحبسینهای ** تا بود شاهیش را آیینهای
- Ona hadsiz, hesapsız arılığını ihsan etti, ondan sonra karanlıklardan da ona bir zıt verdi.
- بس صفای بیحدودش داد او ** وانگه از ظلمت ضدش بنهاد او
- Ak ve kara iki bayrak dikti. Birisi Âdem’di bunların öbürü yol kesen İblis. 2155
- دو علم بر ساخت اسپید و سیاه ** آن یکی آدم دگر ابلیس راه
- O iki büyük ordu arasında savaşlar oldu, geldi geçti.
- در میان آن دو لشکرگاه زفت ** چالش و پیکار آنچ رفت رفت
- İkinci devre Habil geldi, onun pak nurunun zıddı Kaabil oldu.
- همچنان دور دوم هابیل شد ** ضد نور پاک او قابیل شد
- Adalet ve zulümden ibaret olan bu iki bayrak, böylece devir devir, Nemrud’a kadar geldi dayandı.
- همچنان این دو علم از عدل و جور ** تا به نمرود آمد اندر دور دور
- O, İbrahim’in zıddı ve düşmanı oldu. O iki ordu birbirine kin güttü, savaştı durdu.
- ضد ابراهیم گشت و خصم او ** وآن دو لشکر کینگزار و جنگجو
- Savaşın uzamasından hoşlanmayınca ikisinin arasını ateş ayırdı. 2160
- چون درازی جنگ آمد ناخوشش ** فیصل آن هر دو آمد آتشش
- O iki taifenin müşkülü halledilsin diye ateşi, azabı hakem yaptı.
- پس حکم کرد آتشی را و نکر ** تا شود حل مشکل آن دو نفر