English    Türkçe    فارسی   

6
2176-2185

  • Şehire, köye Tanrı emri geldi: Eve, duvara, onlara gölge verme,
  • Yağmura, güneşe mâni olma dendi. Bu suretle o ümmet peygamberlerinin yanına koştular.
  • Ey ulu kişi dediler, çoğumuz öldük. Artık arkasını tefsirden oku.
  • O eli sopalı er, sopayı yılan yaptı. Aklın varsa bu nükte sana yeter.
  • Gözün var ama anlayışın yok. Âdeta donmuş bir kaynak, bir et parçası. 2180
  • Bunun içindir ki düşünceleri meydana getiren, bezeyen Tanrı, ey kul, anlayışlı bir surette bak demektedir.
  • Soğuk demiri döv demiyor, bunu istemiyor, fakat ey demir, hiç olmazsa Davut’un yanında dön dolaş!
  • Bedenin ölmüş, İsrafil’in yanına koş. Gönlün donmuş, yürüyüp giden güneşe git.
  • Hayallerden öyle libaslara büründün ki neredeyse kötü zanlı Sofestailere karışacaksın.
  • Sofestai’de zaten akıl yoktu. Bu yüzden duygudan da oldu, varlıktan da mahrum kaldı. 2185