- Bu suretle de Tanrı fermanına uyan, dilerse gülü diken, dikeni gül yapan kişideki ruhu anlattı. 2190
- در بیان آنک بر فرمان رود ** گر گلی را خار خواهد آن شود
- Azap yeli estiği zaman Hûd Aleyhisselâm’ın inanmış Ümmetini kurtarması ve mucize göstermesi
- معجزهی هود علیه السلام در تخلص مومنان امت به وقت نزول باد
- İnananlar, o zararlı yelin elinden kaçmışlar, hepsi bir daire içine sığınmışlardı.
- مومنان از دست باد ضایره ** جمله بنشستند اندر دایره
- Yel, âdeta tûfandı, onun lütfu da gemi. Onun bu çeşit nice gemileri var, nice tûfanları.
- یاد طوفان بود و کشتی لطف هو ** بس چنین کشتی و طوفان دارد او
- Tanrı, bir padişahı gemi yapar. Hırsı ile kendisini saflara vurur.
- پادشاهی را خدا کشتی کند ** تا به حرص خویش بر صفها زند
- Maksadı halkın emin olması değildir, ülke zapt etmektir.
- قصد شه آن نه که خلق آمن شوند ** قصدش آنک ملک گردد پایبند
- Değirmen beygiri koşar, döner durur. Maksadı da dayak yemeden kurtulmaktadır. 2195
- آن خراسی میدود قصدش خلاص ** تا بیابد او ز زخم آن دم مناص
- Su çekmekten, yahut susamdan şırlagan yağı çıkarmaktan haberi bile yoktur.
- قصد او آن نه که آبی بر کشد ** یاکه کنجد را بدان روغن کند
- Öküz, arabayı çekmek eşyayı götürmek için değil, dayak korkusundan yürür, yeler.
- گاو بشتابد ز بیم زخم سخت ** نه برای بردن گردون و رخت
- Fakat Tanrı, ona öyle bir acı korkusu vermiştir de o yüzden işler de görülür gider.
- لیک دادش حق چنین خوف وجع ** تا مصالح حاصل آید در تبع
- Her kazanç sahibi de bunun gibi âlemi ıslâh için değil, kendisi için çalışır.
- همچنان هر کاسبی اندر دکان ** بهر خود کوشد نه اصلاح جهان