- Bu da değil, o da değil, öbürü de değil. Bunları o korkuyu yaratan gösterir.
- این نبود و او نبود و آن نبود ** آنک او ترس آفرید اینها نمود
- Korku ve titreyiş, mutlaka başkasındandır. Hiçbir kimse kendisinden korkar mı?
- ترس و لرزه باشد از غیری یقین ** هیچ کس از خود نترسد ای حزین
- O filozofçuk, korkuya vehim der. O, bu dersi eğri anlamıştır.
- آن حکیمک وهم خواند ترس را ** فهم کژ کردست او این درس را
- Hakikati olmayan vehim olur mu hiç? Hiç gönül doğru olmayan bir yere akar mı?
- هیچ وهمی بیحقیقت کی بود ** هیچ قلبی بیصحیحی کی رود
- Yalancı, doğru olmasa bir yalan kıvırabilir mi? İki âlemde de her yalan doğrudan meydana gelir. 2220
- کی دروغی قیمت آرد بی ز راست ** در دو عالم هر دروغ از راست خاست
- Doğrunun revacına, parlaklığına bakar da yalancı, o ümitle yalan söyler.
- راست را دید او رواجی و فروغ ** بر امید آن روان کرد او دروغ
- Ey yalancı, bu yalanın da doğru yüzünden geçmede. Nimete şükret de doğruyu inkâr etme.
- ای دروغی که ز صدقت این نواست ** شکر نعمت گو مکن انکار راست
- Filozofluk taslayandan mı söyleyeyim, onun sevdasından mı bahsedeyim? Yoksa Tanrı’nın gemilerini denizlerini mi anlatayım?
- از مفلسف گویم و سودای او ** یا ز کشتیها و دریاهای او
- Hadi onun gemilerinden bahsedeyim. Çünkü o bahis, gönle öğüt verir. Külden bahsedeyim. Çünkü cüz, küllün içindedir.
- بل ز کشتیهاش کان پند دلست ** گویم از کل جزو در کل داخلست
- Her velîyi Nuh ve kaptan bil, bu halkın sohbetini de tûfan say. 2225
- هر ولی را نوح و کشتیبان شناس ** صحبت این خلق را طوفان شناس