- Toprak oldukça ve kerpiç dökücü, toprağı karıp dört sopadan meydana gelen kalıba döktükçe bu kitabın şiiri de uzar gider.
- چارچوب خشتزن تا خاک هست ** میدهد تقطیع شعرش نیز دست
- Hatt3a toprak kalmasa, yapılan kerpiç kurusa yine onun denizi coşar, köpürür... Köpüklerden toprak düzer. 2250
- چون نماند خاک و بودش جف کند ** خاک سازد بحر او چون کف کند
- Orman kalmasa, ağaçlar tükense ormanlık, bu sefer denizin içinden biter, baş gösterir.
- چون نماند بیشه و سر در کشد ** بیشهها از عین دریا سر کشد
- Onun için sıkıntıları gideren o zat, “Bizim denizimizden zuhur eden sözleri rivayet edin. Bu hususta size bir teklif yoktur” dedi.
- بهر این گفت آن خداوند فرج ** حدثوا عن بحرنا اذ لا حرج
- Denizden dön, yüzünü karaya ko. Oyundan oyuncaktan bahset, çocuğa bu daha iyi!
- باز گرد از بحر و رو در خشک نه ** هم ز لعبت گو که کودکراست به
- Çocukluğunda oyunla oynarsa da yavaş yavaş akıl denizine âşina olur, o denize dalar, yüzer.
- تا ز لعبت اندک اندک در صبا ** جانش گردد با یم عقل آشنا
- Çocuk, oyunla akıllanır, oynaya oynaya aklı başına gelir onun. Oyun, görünüşte akla uymaz ama iş böyledir işte: 2255
- عقل از آن بازی همییابد صبی ** گرچه با عقلست در ظاهر ابی
- Deli çocuk, oyun oynar mı? Cüzü lâzım ki külle dönsün.
- کودک دیوانه بازی کی کند ** جزو باید تا که کل را فی کند
- Kubbe ve define hikâyesi
- رجوع کردن به قصهی قبه و گنج
- İşte o yoksulun hayali, riyasız olarak gel, gel demekle beni âciz bıraktı.
- نک خیال آن فقیرم بیریا ** عاجز آورد از بیا و از بیا
- Onun sesini sen duymazsın ama ben duyarım. Çünkü gizlilik âleminde onun sırdaşıyım ben.
- بانگ او تو نشنوی من بشنوم ** زانک در اسرار همراز ویم