- Onun için sıkıntıları gideren o zat, “Bizim denizimizden zuhur eden sözleri rivayet edin. Bu hususta size bir teklif yoktur” dedi.
- بهر این گفت آن خداوند فرج ** حدثوا عن بحرنا اذ لا حرج
- Denizden dön, yüzünü karaya ko. Oyundan oyuncaktan bahset, çocuğa bu daha iyi!
- باز گرد از بحر و رو در خشک نه ** هم ز لعبت گو که کودکراست به
- Çocukluğunda oyunla oynarsa da yavaş yavaş akıl denizine âşina olur, o denize dalar, yüzer.
- تا ز لعبت اندک اندک در صبا ** جانش گردد با یم عقل آشنا
- Çocuk, oyunla akıllanır, oynaya oynaya aklı başına gelir onun. Oyun, görünüşte akla uymaz ama iş böyledir işte: 2255
- عقل از آن بازی همییابد صبی ** گرچه با عقلست در ظاهر ابی
- Deli çocuk, oyun oynar mı? Cüzü lâzım ki külle dönsün.
- کودک دیوانه بازی کی کند ** جزو باید تا که کل را فی کند
- Kubbe ve define hikâyesi
- رجوع کردن به قصهی قبه و گنج
- İşte o yoksulun hayali, riyasız olarak gel, gel demekle beni âciz bıraktı.
- نک خیال آن فقیرم بیریا ** عاجز آورد از بیا و از بیا
- Onun sesini sen duymazsın ama ben duyarım. Çünkü gizlilik âleminde onun sırdaşıyım ben.
- بانگ او تو نشنوی من بشنوم ** زانک در اسرار همراز ویم
- Onu define arıyor sanma. Define kendisi. Dost, mânada dosttan başka bir şey olabilir mi?
- طالب گنجش مبین خود گنج اوست ** دوست کی باشد به معنی غیر دوست
- Her lâhza o, kendisine secde etmede. Yüzünü görmek için önüne bir ayna koymuş secde ediyor. 2260
- سجده خود را میکند هر لحظه او ** سجده پیش آینهست از بهر رو
- Aynada hakikati bir habbecik görseydi ondan bir hayalden başka bir şey kalmazdı.
- گر بدیدی ز آینه او یک پشیز ** بیخیالی زو نماندی هیچ چیز