- Çocuk, oyunla akıllanır, oynaya oynaya aklı başına gelir onun. Oyun, görünüşte akla uymaz ama iş böyledir işte: 2255
- عقل از آن بازی همییابد صبی ** گرچه با عقلست در ظاهر ابی
- Deli çocuk, oyun oynar mı? Cüzü lâzım ki külle dönsün.
- کودک دیوانه بازی کی کند ** جزو باید تا که کل را فی کند
- Kubbe ve define hikâyesi
- رجوع کردن به قصهی قبه و گنج
- İşte o yoksulun hayali, riyasız olarak gel, gel demekle beni âciz bıraktı.
- نک خیال آن فقیرم بیریا ** عاجز آورد از بیا و از بیا
- Onun sesini sen duymazsın ama ben duyarım. Çünkü gizlilik âleminde onun sırdaşıyım ben.
- بانگ او تو نشنوی من بشنوم ** زانک در اسرار همراز ویم
- Onu define arıyor sanma. Define kendisi. Dost, mânada dosttan başka bir şey olabilir mi?
- طالب گنجش مبین خود گنج اوست ** دوست کی باشد به معنی غیر دوست
- Her lâhza o, kendisine secde etmede. Yüzünü görmek için önüne bir ayna koymuş secde ediyor. 2260
- سجده خود را میکند هر لحظه او ** سجده پیش آینهست از بهر رو
- Aynada hakikati bir habbecik görseydi ondan bir hayalden başka bir şey kalmazdı.
- گر بدیدی ز آینه او یک پشیز ** بیخیالی زو نماندی هیچ چیز
- Hayalleri de yok olurdu, kendisi de. Bilgisi, bilgisizlikte mahvolmak olurdu.
- هم خیالاتش هم او فانی شدی ** دانش او محو نادانی شدی
- Bizim bilgisizliğimizden başka bir bilgi, şüphe yok ki benim diye apaçık baş gösterirdi.
- دانشی دیگر ز نادانی ما ** سر برآوردی عیان که انی انا
- Âdem’e secde edin diye ses gelip durmada. Âdem’seniz bir an olsun kendinizi görün!
- اسجدوا لادم ندا آمد همی ** که آدمید و خویش بینیدش دمی