- Fakat sizi bıraktım, size karşı kurudum, ebediyen de akmayacağım der… 2275
- لیک گوید با شما من بستهام ** بیشما من تا ابد پیوستهام
- Halk, iştah bakımından ters tabiatlıdır. Öyleleri vardır ki suyu bırakır, içmez de toprak yer.
- قوم معکوساند اندر مشتها ** خاکخوار و آب را کرده رها
- Halk peygamberlerin tabiatlarına zıttır, tutar ejderhaya dayanır.
- ضد طبع انبیا دارند خلق ** اژدها را متکا دارند خلق
- Tanrı’nın göze mühür vurmasını, gözü kapatmasını bildin, fakat neden göz yumdun, bunu da bildin mi?
- چشمبند ختم چون دانستهای ** هیچ دانی از چه دیده بستهای
- Gözünü yumdun da onun yerine şu gözlerini neye açtın? Bir bir, bil ki kapadığın gözün yerine gelen kötü gözlerdir onlar.
- بر چه بگشادی بدل این دیدهها ** یک به یک بس البدل دان آن ترا
- Fakat inayet güneşi parlayıp doğmuş, ümidini kesenlere lûtfetmiştir. 2280
- لیک خورشید عنایت تافتهست ** آیسان را از کرم در یافتهست
- Rahmetiyle görülmemiş bir tavla oyununa girişir. Küfrün ta kendisini tövbe haline kor.
- نرد بس نادر ز رحمت باخته ** عین کفران را انابت ساخته
- O cömert Tanrı halkın bu bahtsızlığını görüp iki yüz tane sevgi çeşmesi akıtmıştır.
- هم ازین بدبختی خلق آن جواد ** منفجر کرده دو صد چشمهی وداد
- O, koncaya dikenden sermaye verir, dikenden gonca bitirir. Yılan boynuzu ile yılanı süsler, bezer.
- غنچه را از خار سرمایه دهد ** مهره را از مار پیرایه دهد
- Gece karanlığından gündüzü çıkarır. Yoksulun elinden zenginlik izhar eder.
- از سواد شب برون آرد نهار ** وز کف معسر برویاند یسار