O karanlık bulutların altındaki dağ, olanca vahşetiyle beraber ağız açar, zir ve bem perdelerinden çenk çalar.
کوه با وحشت در آن ابر ظلم ** بر گشاید بانگ چنگ و زیر و بم
Ey halktan nefret eden Davut, kalk. Onları terk ettin, yerine bizi dinle, beraber çalalım der.
خیز ای داود از خلقان نفیر ** ترک آن کردی عوض از ما بگیر
O define isteyen yoksulun bir çok araştırmadan sonra âciz kalıp ey her şeyi meydana çıkaran, sen bu gizli sırrı meydana çıkar diye ulu Tanrı’ya yalvarması
انابت آن طالب گنج به حق تعالی بعد از طلب بسیار و عجز و اضطرار کی ای ولی الاظهار تو کن این پنهان را آشکار
O derviş dedi ki: Ey sırları bilen, bu define için ömrümü zây ettim.
گفت آن درویش ای دانای راز ** از پی این گنج کردم یاوهتاز
Hırs şeytanı, acele ettirdi, bana. Ne yavaşlığım kaldı, ne tedbirim, ne ihtiyatım.
دیو حرص و آز و مستعجل تگی ** نی تانی جست و نی آهستگی
Tencereden bir lokma bile yemedim. Yalnız avucum siyahlandı, ağzım yandı.2290
من ز دیگی لقمهای نندوختم ** کف سیه کردم دهان را سوختم
Bunu iyice bilmiyorum, bari bu düğümü bağlayana müracaat ederek çözeyim demedim.
خود نگفتم چون درین ناموقنم ** زان گرهزن این گره را حل کنم
Tanrı’nın sözünü de Tanrı sözü ile tefsire kalkış. Kendine gel de zannına uyup hezeyan etme a pek yüzlü!
قول حق را هم ز حق تفسیر جو ** هین مگو ژاژ از گمان ای سخترو
Düğümü kim bağladıysa o çözer. Bu nükteleri, bu sırları, yine söyleyen açar.
آن گره کو زد همو بگشایدش ** مهره کو انداخت او بربایدش
Sana o çeşit söz, kolay anlaşılır gibi gelir ama Tanrı remizleri kolay anlaşılır mı hiç?
گرچه آسانت نمود آن سان سخن ** کی بود آسان رموز من لدن
Adam yarabbi dedi, bu işten tövbe ettim. Kapıyı sen kapadın, yine sen aç!2295
گفت یا رب توبه کردم زین شتاب ** چون تو در بستی تو کن هم فتح باب