- O yüce padişah, seher çağına kadar her gece “ Rabbiniz değil miyim?” diye sormada. “Evet” diye cevap vermede. 2300
- تا سحر جمله شب آن شاه علی ** خود همیگوید الستی و بلی
- Nerede “Evet, Rabbimizsin” diyen? Hepsini de uyku seli aldı götürdü. Yahut da bir timsah, hepsini paraladı, yedi.
- کو بلیگو جمله را سیلاب برد ** یا نهنگی خورد کل را کرد و مرد
- Sabah çağı, karanlıklar kınından parlak kılıcını çekip de,
- صبحدم چون تیغ گوهردار خود ** از نیام ظلمت شب بر کند
- Doğu güneşi, geceyi dürünce bu timsah da yediklerini kusar.
- آفتاب شرق شب را طی کند ** از نهنگ آن خوردهها را قی کند
- Yunus gibi o timsahın midesinden kurtulur, koku ve renk âlemine yayılırız.
- رسته چون یونس ز معدهی آن نهنگ ** منتشر گردیم اندر بو و رنگ
- Halk, Yunus gibi Tanrıyı tesbih etti, o karanlıklar âleminde o yüzden rahat kaldı. 2305
- خلق چون یونس مسبح آمدند ** کاندر آن ظلمات پر راحت شدند
- Her biri seher vakti, gece balığının karnından çıkınca der ki:
- هر یکی گوید به هنگام سحر ** چون ز بطن حوت شب آید به در
- Yarabbi, ey kerem sahibi, o korkunç geceye rahmet definesini gömmüş, ona bunca tat vermişsin.
- کای کریمی که در آن لیل وحش ** گنج رحمت بنهی و چندین چشش
- O üstü pul pul, yol yol olan ve bir timsaha benzeyen gece, gözlerimizi, kulaklarımızı kuvvetlendiriyor, bedenimiz rahatlaşıyor.
- چشم تیز و گوش تازه تن سبک ** از شب همچون نهنگ ذوالحبک
- Bundan böyle senin gibi birisi, bizimle beraber olduktan sonra bize korkunç görünen şeylerden kaçmayız.
- از مقامات وحشرو زین سپس ** هیچ نگریزیم ما با چون تو کس