English    Türkçe    فارسی   

6
2300-2309

  • O yüce padişah, seher çağına kadar her gece “ Rabbiniz değil miyim?” diye sormada. “Evet” diye cevap vermede. 2300
  • تا سحر جمله شب آن شاه علی  ** خود همی‌گوید الستی و بلی 
  • Nerede “Evet, Rabbimizsin” diyen? Hepsini de uyku seli aldı götürdü. Yahut da bir timsah, hepsini paraladı, yedi.
  • کو بلی‌گو جمله را سیلاب برد  ** یا نهنگی خورد کل را کرد و مرد 
  • Sabah çağı, karanlıklar kınından parlak kılıcını çekip de,
  • صبح‌دم چون تیغ گوهردار خود  ** از نیام ظلمت شب بر کند 
  • Doğu güneşi, geceyi dürünce bu timsah da yediklerini kusar.
  • آفتاب شرق شب را طی کند  ** از نهنگ آن خورده‌ها را قی کند 
  • Yunus gibi o timsahın midesinden kurtulur, koku ve renk âlemine yayılırız.
  • رسته چون یونس ز معده‌ی آن نهنگ  ** منتشر گردیم اندر بو و رنگ 
  • Halk, Yunus gibi Tanrıyı tesbih etti, o karanlıklar âleminde o yüzden rahat kaldı. 2305
  • خلق چون یونس مسبح آمدند  ** کاندر آن ظلمات پر راحت شدند 
  • Her biri seher vakti, gece balığının karnından çıkınca der ki:
  • هر یکی گوید به هنگام سحر  ** چون ز بطن حوت شب آید به در 
  • Yarabbi, ey kerem sahibi, o korkunç geceye rahmet definesini gömmüş, ona bunca tat vermişsin.
  • کای کریمی که در آن لیل وحش  ** گنج رحمت بنهی و چندین چشش 
  • O üstü pul pul, yol yol olan ve bir timsaha benzeyen gece, gözlerimizi, kulaklarımızı kuvvetlendiriyor, bedenimiz rahatlaşıyor.
  • چشم تیز و گوش تازه تن سبک  ** از شب هم‌چون نهنگ ذوالحبک 
  • Bundan böyle senin gibi birisi, bizimle beraber olduktan sonra bize korkunç görünen şeylerden kaçmayız.
  • از مقامات وحش‌رو زین سپس  ** هیچ نگریزیم ما با چون تو کس