- Her biri seher vakti, gece balığının karnından çıkınca der ki:
- هر یکی گوید به هنگام سحر ** چون ز بطن حوت شب آید به در
- Yarabbi, ey kerem sahibi, o korkunç geceye rahmet definesini gömmüş, ona bunca tat vermişsin.
- کای کریمی که در آن لیل وحش ** گنج رحمت بنهی و چندین چشش
- O üstü pul pul, yol yol olan ve bir timsaha benzeyen gece, gözlerimizi, kulaklarımızı kuvvetlendiriyor, bedenimiz rahatlaşıyor.
- چشم تیز و گوش تازه تن سبک ** از شب همچون نهنگ ذوالحبک
- Bundan böyle senin gibi birisi, bizimle beraber olduktan sonra bize korkunç görünen şeylerden kaçmayız.
- از مقامات وحشرو زین سپس ** هیچ نگریزیم ما با چون تو کس
- Musa, onu ateş gördü ama nurdu. Biz geceyi bir zenci gibi gördük, halbuki o huridir. 2310
- موسی آن را نار دید و نور بود ** زنگیی دیدیم شب را حور بود
- Bundan böyle denizi, çerçöpün örtmemesi için senden bir göz isteyelim.
- بعد ازین ما دیده خواهیم از تو بس ** تا نپوشد بحر را خاشاک و خس
- Büyüklerin gözleri açıldı da ellerini çırpmaya, oynamaya başladılar. Ama bu elle, bu ayakla değil.
- ساحران را چشم چون رست از عمی ** کفزنان بودند بیاین دست و پا
- Halkın gözünü, ancak sebepler bağlar. Sebepten korkup titreyen, eshaptan değildir.
- چشمبند خلق جز اسباب نیست ** هر که لرزد بر سبب ز اصحاب نیست
- Fakat bizim eshabımız; hakikat ehlidir. Tanrı, onlara kapı açmış, onları odanın baş köşesine geçirmiştir.
- لیک حق اصحابنا اصحاب را ** در گشاد و برد تا صدر سرا
- Tanrı eline nispetle müstahak olan da Tanrı azatlısıdır, bağdan kurtulmuştur, müstahak olmayan da. 2315
- با کفش نامستحق و مستحق ** معتقان رحمتاند از بند رق