English    Türkçe    فارسی   

6
2313-2322

  • Halkın gözünü, ancak sebepler bağlar. Sebepten korkup titreyen, eshaptan değildir.
  • چشم‌بند خلق جز اسباب نیست  ** هر که لرزد بر سبب ز اصحاب نیست 
  • Fakat bizim eshabımız; hakikat ehlidir. Tanrı, onlara kapı açmış, onları odanın baş köşesine geçirmiştir.
  • لیک حق اصحابنا اصحاب را  ** در گشاد و برد تا صدر سرا 
  • Tanrı eline nispetle müstahak olan da Tanrı azatlısıdır, bağdan kurtulmuştur, müstahak olmayan da. 2315
  • با کفش نامستحق و مستحق  ** معتقان رحمت‌اند از بند رق 
  • Yokluk âlemindeyken hak mı kazanmıştık da bu cana ulaştık, bu bilgiyi elde ettik?
  • در عدم ما مستحقان کی بدیم  ** که برین جان و برین دانش زدیم 
  • Ey her ağyarı yar eden, ey dikene gül libası ihsan eyleyen!
  • ای بکرده یار هر اغیار را  ** وی بداده خلعت گل خار را 
  • Toprağımızı ikinci defa olarak yine süz de hiçbir şey olmayanı yine bir şey haline getir!
  • خاک ما را ثانیا پالیز کن  ** هیچ نی را بار دیگر چیز کن 
  • Bu duayı da önce sen emrettin, yoksa bir toprak parçasında sana dua etmeye kudret mi olurdu?
  • این دعا تو امر کردی ز ابتدا  ** ورنه خاکی را چه زهره‌ی این بدی 
  • Ey hikmetine hayran olduğumun Tanrısı, mademki dua etmemizi emrettin, bu emrettiğin duayı sen kabul et. 2320
  • چون دعامان امر کردی ای عجاب  ** این دعای خویش را کن مستجاب 
  • Geceleyin anlayış ve duygular gemisi kırılır. Ne bir ümit kalır, ne korku, ne yeis.
  • شب شکسته کشتی فهم و حواس  ** نه امیدی مانده نه خوف و نه یاس 
  • Tanrım, beni rahmet denizine daldırır, bakalım, ne hünerle doldurup geri gönderecek?
  • برده در دریای رحمت ایزدم  ** تا ز چه فن پر کند بفرستدم