English    Türkçe    فارسی   

6
2336-2345

  • Göz yaşlarıma gark oldum, üryan bir halde durmadayım. Senin kapını görecek göz yok bende.
  • هم در آب دیده عریان بیستم  ** بر در تو چونک دیده نیستم 
  • Gözsüz kuluna rahmet et de gözyaşları, şu yazıda bir yeşillik, bir ot bitirsin.
  • آب دیده‌ی بنده‌ی بی‌دیده را  ** سبزه‌ای بخش و نباتی زین چرا 
  • Gözyaşım kalmazsa gözyaşı ihsan et. Peygamberin yaş dökücü gözleri gibi hani.
  • ور نمانم آب آبم ده ز عین  ** هم‌چو عینین نبی هطالتین 
  • O bile bunca devletiyle, bunca ululuğuyla, bunca ileri oluşuyla beraber Tanrı kereminden gözyaşı istedi.
  • او چو آب دیده جست از جود حق  ** با چنان اقبال و اجلال و سبق 
  • Artık benim gibi eli boş bir kâse yalayıcı, nasıl olur da kanlı gözyaşlarını iplik gibi salmaz? 2340
  • چون نباشم ز اشک خون باریک‌ریس  ** من تهی‌دست قصور کاسه‌لیس 
  • Öyle bir göz bile gözyaşına meftun olduktan sonra benim göz yaşlarım, yüzlerce ırmak olmalı.
  • چون چنان چشم اشک را مفتون بود  ** اشک من باید که صد جیحون بود 
  • Onun göz yaşlarının bir katrası, benim iki yüz ırmağımdan yeğdir. Çünkü o bir katrayla insanlar da kurtuldu, cinler de.
  • قطره‌ای زان زین دو صد جیحون به است  ** که بدان یک قطره انس و جن برست 
  • O cennet bahçesi bile yağmur isteyince çorak ve çirkin toprak nasıl istemez?
  • چونک باران جست آن روضه‌ی بهشت  ** چون نجوید آب شوره‌خاک زشت 
  • Kardeş, elini duadan ayırma. Kabul edilmiş, edilmemiş, bununla ne işin var senin?
  • ای اخی دست از دعا کردن مدار  ** با اجابت یا رد اویت چه کار 
  • Ekmek bile bu göz yaşına mâni olursa elini ekmekten yumak gerek. 2345
  • نان که سد و مانع این آب بود  ** دست از آن نان می‌بباید شست زود