- Düştüğü yeri kaz, defineyi orada bulmaya çalış, altınları elde et.
- چون بیفتد بر کن آنجا میطلب ** زور بگذار و بزاری جو ذهب
- Tanrı, şah damarından yakındır insana. Halbuki sen ok gibi olan düşünceni uzaklara atmadasın.
- آنچ حقست اقرب از حبل الورید ** تو فکنده تیر فکرت را بعید
- Ey yayı kurup oku atan! Av yakında, sen uzağa düşmüşsün.
- ای کمان و تیرها بر ساخته ** صید نزدیک و تو دور انداخته
- Kim daha uzağa ok atarsa daha uzaktadır. Böyle bir defineden daha uzağa düşer o. 2355
- هرکه دوراندازتر او دورتر ** وز چنین گنجست او مهجورتر
- Filozof kendisini düşünceyle öldürdü. Koş de ona, zaten defineye arkasını çevirmiştir o.
- فلسفی خود را از اندیشه بکشت ** گو بدو کوراست سوی گنج پشت
- Koş de. Ne kadar fazla koşarsa gönlünün muradından o kadar uzaklaşır.
- گو بدو چندانک افزون میدود ** از مراد دل جداتر میشود
- Padişah, “Bizim için savaşanlar” dedi, bizden uzaklaşmaya çalışanlar demedi a kararsız adam!
- جاهدوا فینا بگفت آن شهریار ** جاهدوا عنا نگفت ای بیقرار
- Kenan gibi hani. O da Nuh’dan arlandı da o koca dağın tepesine çıkmaya kalkıştı.
- همچو کنعان کو ز ننگ نوح رفت ** بر فراز قلهی آن کوه زفت
- Kurtulmak için dağa ne kadar koştu, tırmandıysa kurtuluştan o kadar uzaklaştı. 2360
- هرچه افزونتر همیجست او خلاص ** سوی که میشد جداتر از مناص
- Her sabah, daha katı bir yayla daha uzağa ok atıp define arayan bu yoksul gibi.
- همچو این درویش بهر گنج و کان ** هر صباحی سختتر جستی کمان