- Padişah, “Bizim için savaşanlar” dedi, bizden uzaklaşmaya çalışanlar demedi a kararsız adam!
- جاهدوا فینا بگفت آن شهریار ** جاهدوا عنا نگفت ای بیقرار
- Kenan gibi hani. O da Nuh’dan arlandı da o koca dağın tepesine çıkmaya kalkıştı.
- همچو کنعان کو ز ننگ نوح رفت ** بر فراز قلهی آن کوه زفت
- Kurtulmak için dağa ne kadar koştu, tırmandıysa kurtuluştan o kadar uzaklaştı. 2360
- هرچه افزونتر همیجست او خلاص ** سوی که میشد جداتر از مناص
- Her sabah, daha katı bir yayla daha uzağa ok atıp define arayan bu yoksul gibi.
- همچو این درویش بهر گنج و کان ** هر صباحی سختتر جستی کمان
- Daha katı olan her yayı, eline aldıkça defineden o derece mahrum olmaktaydı.
- هر کمانی کو گرفتی سختتر ** بود از گنج و نشان بدبختتر
- Bu atalar sözü, âlemde söylenir durur: Şeytanın canı azapta gerek.
- این مثل اندر زمانه جانی است ** جان نادانان به رنج ارزانی است
- Çünkü bilgisiz kişi hocadan utanır, kalkar, gidip yeni bir dükkân açar.
- زانک جاهل ننگ دارد ز اوستاد ** لاجرم رفت و دکانی نو گشاد
- Ustana danışmadan açtığın o dükkân, bil ki kokmuş bir dükkândır, akreplerle, yılanlarla doludur o suretten ibaret adam! 2365
- آن دکان بالای استاد ای نگار ** گنده و پر کزدمست و پر ز مار
- Çabuk yık bu dükkânı da yeşilliğe, gül fidanlarına, içilecek suların bulunduğu yere dön!
- زود ویران کن دکان و بازگرد ** سوی سبزه و گلبنان و آبخورد
- Kibrinden, işin iç yüzünü bilmediğinden gûya kendisini kurtaracak dağı kurtuluş gemisi yapmaya kalkışan Kenan’a benzemez.
- نه چو کنعان کو ز کبر و ناشناخت ** از که عاصم سفینهی فوز ساخت