English    Türkçe    فارسی   

6
2385-2394

  • Bundan önce neşelenerek, sevinerek kendi cinsinin havası ile geldiği yere uçar giderdi ya. 2385
  • Kafeste ve zindan da iken de her an ağlayıp inleyerek kanat açar ama uçmaya yol ve imkân yoktur.
  • Fakat yol oldu mu her biri, anarak kanat açtığı yere uçar, yel gibi uçup gider.
  • Ağlayıp ah ettiği tarafa fırsat buldu mu koşar, uçup kavuşur.
  • Bedenine bak. Bu cüzüler, nereden toplanıp bedenine geldi.
  • Kimisi suya, kimisi toprağa, kimisi yele, kimisi ateşe mensup. Kimi arştan gelmiş, kimi ferşten. Kimisi güzel, kimisi çirkin. 2390
  • Her biri kar korkusundan bu kervansaraya sinmiş, geldikleri yere tekrar dönmeyi umuyor.
  • Çeşit çeşit kar var, her taraf donmuş, hiçbir yerde hayat kalmamış. O adalet güneşinden uzak kalmışlar, o uzaklık kışından buz kesilmişler.
  • Fakat o kızgın güneşin harareti bir geldi mi dağ bile kum ve yün kesilir.
  • Can verirken beden nasıl erirse kendilerinde candan eser olmayan cansızlar bile öyle erir.