English    Türkçe    فارسی   

6
2395-2404

  • Bu üç yoldaş bir konağa vardılar. Orada bir devletli, kendilerine helva hediye etti. 2395
  • Bir ihsan sahibi, “Ben yakınım”, sofrasından her üç garibe de helva götürdü.
  • Tanrı’dan sevap ümidi ile sıcak somun ve bal helvası hediye etti.
  • Şehirliler, edep ve zekâ ehli olurlar. Toy vermek yoksul doyurmak da köylülere verilmiştir.
  • Tanrı, garibe ziyafet çekmeyi köylülere vermiştir.
  • Köylerde her gün Tanrı’dan başka imdadına yetişecek hiç kimsesi olmayan yeni bir misafir vardır. 2400
  • Köylerde her gece yeni bir topluluk vardır ki onların Tanrı’dan başka kimseleri yoktur.
  • O iki yabancı, adamakıllı yemek yemişler, imtilâya uğramışlardı. O Müslüman ise oruçluydu.
  • Akşam namazı vakti o helva gelince Mümin, pek aç olduğundan yemek istediyse de,
  • İkisi de biz boğazımıza kadar tokuz. Bu yemeği bu gece bırakalım da yarın yeriz.