English    Türkçe    فارسی   

6
24-33

  • Hele şu deniz yok mu? Bütün denizler, bu örmekleri, bu sözleri duyunca,
  • خاصه این دریا که دریاها همه  ** چون شنیدند این مثال و دمدمه 
  • Ulu bir ad, küçücük, ehemmiyetsiz bir ada eş oldu diye utançlarından ağızları acılaşır. 25
  • شد دهانشان تلخ ازین شرم و خجل  ** که قرین شد نام اعظم با اقل 
  • Bu dünyanın o dünya ile birleşmesinden bu dünya, utanır, ortadan kalkar.
  • در قران این جهان با آن جهان  ** این جهان از شرم می‌گردد جهان 
  • Bu söz dardır, derecesi pek aşağıdır. Yoksa bayağı bir şeyin hasın hası ile ne münasebeti var?
  • این عبارت تنگ و قاصر رتبتست  ** ورنه خس را با اخص چه نسبتست 
  • Kuzgun,üzüm bağında kuzgunca bağırır. Fakat bülbül, bunu duyup sesini azaltır mı?
  • زاغ در رز نعره‌ی زاغان زند  ** بلبل از آواز خوش کی کم کند 
  • Bu “Allah dilediğini yapar” pazarında her ikisi için de ayrı alıcı var.
  • پس خریدارست هر یک را جدا  ** اندرین بازار یفعل ما یشا 
  • Dikenliğin gıdası ateştir; sarhoş dimağının gıdası da gül kokusu. 30
  • نقل خارستان غذای آتش است  ** بوی گل قوت دماغ سرخوش است 
  • Bir leş, bizce kötüdür, pistir ama domuzla köpeğe şekerdir helvadır.
  • گر پلیدی پیش ما رسوا بود  ** خوک و سگ را شکر و حلوا بود 
  • Pisler, şu pisliklerini yapa dursunlar, sular da pisleri arıtmaya savaşır.
  • گر پلیدان این پلیدیها کنند  ** آبها بر پاک کردن می‌تنند 
  • Yılanlar zehir saçar, acılar bizi perişan eder ama,
  • گرچه ماران زهرافشان می‌کنند  ** ورچه تلخان‌مان پریشان می‌کنند