Yahut varlık, yokluk rüzgârları ile esip gelen bir bağ olduğundan her gün çarığını görmeyi istiyor,
یا که دید چارقش زان شد پسند ** کز نسیم نیستی هستیست بند
Bu suretle de yokluk definesinin üstüne kurulan yapının kapısını açmak, o zevk yaşayışının yelini bulmak diliyordu.
تا گشاید دخمه کان بر نیستیست ** تا بیاید آن نسیم عیش و زیست
Bu kaynağın malı, mülkü, atlası, çabuk yürüyüp giden cana bir zincirdir.
ملک و مال و اطلس این مرحله ** هست بر جان سبکرو سلسله
Buna kapılan, şu altın zinciri gördü de kapıldı, ruhu bir delik içinde kaldı, ovalara çıkamadı.
سلسلهی زرین بدید و غره گشت ** ماند در سوراخ چاهی جان ز دشت
Görünüşü cennet ama hakikatte bir cehennem. Üstü güllü nakışlarla bezenmiş bir zehirli yılan.245
صورتش جنت به معنی دوزخی ** افعیی پر زهر و نقشش گل رخی
İnanan kişiye cehennem zarar vermez ama oradan geçmemek daha iyidir ya.
گرچه مؤمن را سقر ندهد ضرر ** لیک هم بهتر بود زانجا گذر
Cehennem ona bir zeval vermez. Vermez ama herhalde cennet, onun için daha hoştur ya.
گرچه دوزخ دور دارد زو نکال ** لیک جنت به ورا فی کل حال
Ey noksan kişiler, şu gül yüzlülerden sakının. Onlarla konuşmaya kalktınız, düşüp kalkmaya başladınız mı anlarsınız ki onlar cehennemdir.
الحذر ای ناقصان زین گلرخی ** که بگاه صحبت آمد دوزخی
Bir Hintli köle, efendisinin kızına gizlice âşık olmuştu . Kızı, bir ulu adamın oğluna verdiler. Köle haber alınca hastalandı, yanıp yakılmaya başladı.Ne doktor,derdini anlıyordu,ne de onda söylemeye kudret vardı.
حکایت غلام هندو کی به خداوندزادهی خود پنهان هوای آورده بود چون دختر را با مهتر زادهای عقد کردند غلام خبر یافت رنجور شد و میگداخت و هیچ طبیب علت او را در نمییافت و او را زهرهی گفتن نه
Zengin bir adamın Hintli bir kölesi vardı. Onu beslemiş, büyütmüş, Âdeta ölüyken diriltmişti.
خواجهای را بود هندو بندهای ** پروریده کرده او را زندهای
Bilgi ve edep belletmiş, gönlünde hüner ışığını yakmıştı.250