English    Türkçe    فارسی   

6
2412-2421

  • Sen de Tanrınınsın onun payısın. Onun payını başkasına verirsen ona şirk koşmuş olursun.
  • ملک حق و جمله قسم اوستی  ** قسم دیگر را دهی دوگوستی 
  • Eğer o kötü kişilerin zamanı olmasaydı bu aslan, köpeklere üstün olurdu.
  • این اسد غالب شدی هم بر سگان  ** گر نبودی نوبت آن بدرگان 
  • Onların kasti o Müslüman’ın gam yemesi, o geceyi aç geçirmesiydi.
  • قصدشان آن کان مسلمان غم خورد  ** شب برو در بی‌نوایی بگذرد 
  • Tanrı’ya teslim oldu, boynunu eğdi, dostlarım dedi, baş üstüne, dediğiniz gibi olsun. 2415
  • بود مغلوب او به تسلیم و رضا  ** گفت سمعا طاعة اصحابنا 
  • O gece yatıp uyudular, sabahleyin kalkıp kendilerini bezediler.
  • پس بخفتند آن شب و برخاستند  ** بامدادان خویش را آراستند 
  • Yüzlerini, ağızlarını yıkadılar. Her biri, kendi yolunca virdini okumaya koyuldu.
  • روی شستند و دهان و هر یکی  ** داشت اندر ورد راه و مسلکی 
  • Bir zaman virtlerine yüz tutup Tanrı’dan lûtuf ve ihsan dilediler.
  • یک زمانی هر کسی آورد رو  ** سوی ورد خویش از حق فضل‌جو 
  • Müminde ulu padişaha yüz tutar, Hıristiyan da Yahudi de; Mecusi de.
  • مومن و ترسا جهود و گبر و مغ  ** جمله را رو سوی آن سلطان الغ 
  • Hattâ taş, toprak, dağ ve suyun bile Tanrı’ya gizli bir duası, ilticası vardır. 2420
  • بلک سنگ و خاک و کوه و آب را  ** هست واگشت نهانی با خدا 
  • Bu sözün sonu gelmez. Her üç dostta ibadetlerini bitirdikten sonra dostçasına birbirlerine yüz çevirdiler.
  • این سخن پایان ندارد هر سه یار  ** رو به هم کردند آن دم یاروار