- Bir zaman virtlerine yüz tutup Tanrı’dan lûtuf ve ihsan dilediler.
- یک زمانی هر کسی آورد رو ** سوی ورد خویش از حق فضلجو
- Müminde ulu padişaha yüz tutar, Hıristiyan da Yahudi de; Mecusi de.
- مومن و ترسا جهود و گبر و مغ ** جمله را رو سوی آن سلطان الغ
- Hattâ taş, toprak, dağ ve suyun bile Tanrı’ya gizli bir duası, ilticası vardır. 2420
- بلک سنگ و خاک و کوه و آب را ** هست واگشت نهانی با خدا
- Bu sözün sonu gelmez. Her üç dostta ibadetlerini bitirdikten sonra dostçasına birbirlerine yüz çevirdiler.
- این سخن پایان ندارد هر سه یار ** رو به هم کردند آن دم یاروار
- Biri dedi ki: Her birimiz gördüğü rüyayı anlatsın.
- آن یکی گفتا که هر یک خواب خویش ** آنچ دید او دوش گو آور به پیش
- Kimin rüyası daha güzelse bu helvayı o yesin, üstün olan alt olanın payını alsın.
- هرکه خوابش بهتر این را او خورد ** قسم هر مفضول را افضل برد
- Aklı en üstün olanın yemesi herkesin yemesi demektir.
- آنک اندر عقل بالاتر رود ** خوردن او خوردن جمله بود
- Onun nurlarla dolu olan canı üstün gelmiştir, arda kalanların derdine o deva eder. 2425
- فوق آمد جان پر انوار او ** باقیان را بس بود تیمار او
- Akıllılar, ebediliğe ulaşmışlardır. Şu halde onların vücudu ile bu âlemde mâna bakımından bâkidir.
- عاقلان را چون بقا آمد ابد ** پس به معنی این جهان باقی بود
- Bunu üzerine önce Yahudi gördüğünü söyledi, geceleyin ruhu nerelerde gezdiyse anlattı.
- پس جهود آورد آنچ دیده بود ** تا کجا شب روح او گردیده بود