English    Türkçe    فارسی   

6
2454-2463

  • Onunla dördüncü kat göğe âlemin güneşinin bulunduğu durağa çıktım.
  • من شدم با او به چارم آسمان  ** مرکز و مثوای خورشید جهان 
  • Gök kalelerinin şaşılacak şeylerini gördüm. Bu âlemdeki alâmetlere hiç benzemiyorlardı. 2455
  • خود عجب‌های قلاع آسمان  ** نسبتش نبود به آیات جهان 
  • Oğulların gökçeği, herkes bilir ki gökyüzünün hüneri, elbette yeryüzünden üstündür.
  • هر کسی دانند ای فخر البنین  ** که فزون باشد فن چرخ از زمین 
  • Öküz, deve ve koç, yolda bir deste ot buldular. Her biri ben yiyeceğim dedi.
  • حکایت اشتر و گاو و قج که در راه بند گیاه یافتند هر یکی می‌گفت من خورم 
  • Bir deve, bir öküz ve bir koç, yolda giderlerken bir bağ ot buldular.
  • اشتر و گاو و قجی در پیش راه  ** یافتند اندر روش بندی گیاه 
  • Koç dedi ki: Bunu paylaşırsak hiç birimiz doymayacağız.
  • گفت قج بخش ار کنیم این را یقین  ** هیچ کس از ما نگردد سیر ازین 
  • Fakat kimin ömrü daha artıksa bu otu o yesin.
  • لیک عمر هرکه باشد بیشتر  ** این علف اوراست اولی گو بخور 
  • Yaşlılara hürmet Mustafa’nın sünnetlerindendir çünkü. 2460
  • که اکابر را مقدم داشتن  ** آمدست از مصطفی اندر سنن 
  • Aşağılık kişilerin hükmettiği bu devirde ise halk, yaşlıları iki yerde öne geçirirler.
  • گرچه پیران را درین دور لام  ** در دو موضع پیش می‌دارند عام 
  • Ya ateş gibi sıcak yemeğe buyur derler, yahut bakımsızlıktan yıkılacak dereceye gelen köprüde ileri sürerler.
  • یا در آن لوتی که آن سوزان بود  ** یا بر آن پل کز خلل ویران بود 
  • Aşağılık kişiler kötü bir maksatları olmadıkça bir şeyhi, bir büyüğü, bir kılavuzu ağırlamazlar.
  • خدمت شیخی بزرگی قایدی  ** عام نارد بی‌قرینه‌ی فاسدی