- Onunla dördüncü kat göğe âlemin güneşinin bulunduğu durağa çıktım.
- من شدم با او به چارم آسمان ** مرکز و مثوای خورشید جهان
- Gök kalelerinin şaşılacak şeylerini gördüm. Bu âlemdeki alâmetlere hiç benzemiyorlardı. 2455
- خود عجبهای قلاع آسمان ** نسبتش نبود به آیات جهان
- Oğulların gökçeği, herkes bilir ki gökyüzünün hüneri, elbette yeryüzünden üstündür.
- هر کسی دانند ای فخر البنین ** که فزون باشد فن چرخ از زمین
- Öküz, deve ve koç, yolda bir deste ot buldular. Her biri ben yiyeceğim dedi.
- حکایت اشتر و گاو و قج که در راه بند گیاه یافتند هر یکی میگفت من خورم
- Bir deve, bir öküz ve bir koç, yolda giderlerken bir bağ ot buldular.
- اشتر و گاو و قجی در پیش راه ** یافتند اندر روش بندی گیاه
- Koç dedi ki: Bunu paylaşırsak hiç birimiz doymayacağız.
- گفت قج بخش ار کنیم این را یقین ** هیچ کس از ما نگردد سیر ازین
- Fakat kimin ömrü daha artıksa bu otu o yesin.
- لیک عمر هرکه باشد بیشتر ** این علف اوراست اولی گو بخور
- Yaşlılara hürmet Mustafa’nın sünnetlerindendir çünkü. 2460
- که اکابر را مقدم داشتن ** آمدست از مصطفی اندر سنن
- Aşağılık kişilerin hükmettiği bu devirde ise halk, yaşlıları iki yerde öne geçirirler.
- گرچه پیران را درین دور لام ** در دو موضع پیش میدارند عام
- Ya ateş gibi sıcak yemeğe buyur derler, yahut bakımsızlıktan yıkılacak dereceye gelen köprüde ileri sürerler.
- یا در آن لوتی که آن سوزان بود ** یا بر آن پل کز خلل ویران بود
- Aşağılık kişiler kötü bir maksatları olmadıkça bir şeyhi, bir büyüğü, bir kılavuzu ağırlamazlar.
- خدمت شیخی بزرگی قایدی ** عام نارد بیقرینهی فاسدی