English    Türkçe    فارسی   

6
2464-2473

  • Onların hayırları budur, artık kötülüklerini var sen kıyas et.
  • خیرشان اینست چه بود شرشان  ** قبحشان را باز دان از فرشان 
  • Örnek
  • مثل 
  • Bir padişah camiye gidiyordu. Yaverleri, sopalı memurları, halkı dövmedeydi. 2465
  • سوی جامع می‌شد آن یک شهریار  ** خلق را می‌زد نقیب و چوبدار 
  • Sopalı damlar, birinin başını yarıyor, öbürünün gömleğini yırtıyor, padişaha yol açıyorlardı.
  • آن یکی را سر شکستی چوب‌زن  ** و آن دگر را بر دریدی پیرهن 
  • O arada bir yoksul da yasakçılardan suçsuz olarak on sopa yedi.
  • در میانه بی‌دلی ده چوب خورد  ** بی‌گناهی که برو از راه برد 
  • Kanlar içinde kaldı. Padişaha yüz dönüp dedi ki: Şu apaçık zulme bak, gizlisini ne soruyorsun?
  • خون چکان رو کرد با شاه و بگفت  ** ظلم ظاهر بین چه پرسی از نهفت 
  • Camiye gidiyorsun gûya. Hayrın buysa şerrin ve kötülüğün nedir ey azgın?
  • خیر تو این است جامع می‌روی  ** تا چه باشد شر و وزرت ای غوی 
  • Bir pîr, aşağılık bir adamdan bir tek selâm işitmez ki nihayet ondan bir hayli derde uğramasın. 2470
  • یک سلامی نشنود پیر از خسی  ** تا نپیچد عاقبت از وی بسی 
  • Böyle bir kötü kişinin veliye musallat olmasındansa kurdun musallat olması daha iyidir.
  • گرگ دریابد ولی را به بود  ** زانک دریابد ولی را نفس بد 
  • Kurt, çok zâlimdir ama hiç olmazsa hilesi, düzeni yoktur.
  • زانک گرگ ارچه که بس استمگریست  ** لیکش آن فرهنگ و کید و مکر نیست 
  • Hilesi, aklı fikri olsa hiç tuzağa düşer mi? Hile insandadır tamamı ile.
  • ورنه کی اندر فتادی او به دام  ** مکر اندر آدمی باشد تمام