- Bana dedi ki: Onların birisi Tur’a gitti, Tanrı Kelim’ine arkadaş oldu, aşk tavlası oynamaya girişti.
- پس مرا گفت آن یکی بر طور تاخت ** با کلیم حق و نرد عشق باخت
- Öbürünü de sahip kıran İsa aldı, dördüncü kat göğe çıkardı.
- وان دگر را عیسی صاحبقران ** برد بر اوج چهارم آسمان
- Kalk a arda kalmış zarar görmüş adam! Bari o helva ile yahniyi sen ye.
- خیز ای پس ماندهی دیده ضرر ** باری آن حلوا و یخنی را بخور
- O hünerli, sanatlı kişiler, koştular; devlet ve mevki mektubunu okudular. 2490
- آن هنرمندان پر فن راندند ** نامهی اقبال و منصب خواندند
- O iki faziletli er, lûtuf ve ihsanlar buldular, meleklere karıştılar.
- آن دو فاضل فضل خود در یافتند ** با ملایک از هنر در بافتند
- Ey arda kalmış sâf ve bön! Kalk, sıçra da helva kâsesinin başına otur!
- ای سلیم گول واپس مانده هین ** بر جه و بر کاسهی حلوا نشین
- Bu sözü duyunca Hıristiyan’la Yahudi a haris dediler, yoksa helvayı yedin mi?
- پس بگفتندش که آنگه تو حریص ** ای عجیب خوردی ز حلوا و خبیص
- Müslüman, “O emrine itaat edilen padişah, emredince ben kimim ki buyruğuna uymayayım?
- گفت چون فرمود آن شاه مطاع ** من کی بودم تا کنم زان امتناع
- Sen Yahudi’sin Musa’nın emrinden baş çekebilir misin? Seni iyi ve kötü bir şeye koşsa emrinden nasıl olur da dışarı çıkabilirsin? 2495
- تو جهود از امر موسی سر کشی ** گر بخواند در خوشی یا ناخوشی
- Sen de Mesih’e tâbisin, hayır veya şer, herhangi bir işte Mesih’in emrine karşı durabilir misin?
- تو مسیحی هیچ از امر مسیح ** سر توانی تافت در خیر و قبیح