- Zengin bir adamın Hintli bir kölesi vardı. Onu beslemiş, büyütmüş, Âdeta ölüyken diriltmişti.
- خواجهای را بود هندو بندهای ** پروریده کرده او را زندهای
- Bilgi ve edep belletmiş, gönlünde hüner ışığını yakmıştı. 250
- علم و آدابش تمام آموخته ** در دلش شمع هنر افروخته
- Çocukluğundan beri nazla yetiştirilmiş, o iyilikçi adam, onu lütuf kucağında büyütmüştü.
- پروریدش از طفولیت به ناز ** در کنار لطف آن اکرامساز
- Bu zengin adamında güzel, gümüş bedenli, yaradılışı ahlâkı hoş bir kızı vardı.
- بود هم این خواجه را خوش دختری ** سیماندامی گشی خوشگوهری
- Kız, evlenme çağına girince kızı isteyenler, ona ağır nikâh parası vermeye başladılar.
- چون مراهق گشت دختر طالبان ** بذل میکردند کابین گران
- Her ulu adamdan kız istemeye bir görücü geliyordu.
- میرسیدش از سوی هر مهتری ** بهر دختر دم به دم خوزهگری
- Adam, malın sebatı yoktur, gece gelir, gündüz dağılıverir. 255
- گفت خواجه مال را نبود ثبات ** روز آید شب رود اندر جهات
- Güzelliğin de değeri yoktur. Bir diken yarası ile renk solup sararıverir.
- حسن صورت هم ندارد اعتبار ** که شود رخ زرد از یک زخم خار
- Büyük bir adamın oğlu olmak da bir şey değil. Bu çeşit gençler mala mülke gururlanır.
- سهل باشد نیز مهترزادگی ** که بود غره به مال و بارگی
- Nice büyük adamların oğulları vardır ki kötülükte bulunur, yaptığı kötü iş yüzünden babasına bir âr olur.
- ای بسا مهتربچه کز شور و شر ** شد ز فعل زشت خود ننگ پدر