English    Türkçe    فارسی   

6
2499-2508

  • Ey neşeli zat, senin uykun, uyanıklık. Rüyanın eserini uyanıklıkla bile görüyorsun.
  • خواب تو بیداریست ای بو بطر  ** که به بیداری عیانستش اثر 
  • Sen de faziletten, yiğitlikten, hünerden geç, iş hizmette ve güzel huydadır. 2500
  • در گذر از فضل و از جهدی و فن  ** کار خدمت دارد و خلق حسن 
  • Tanrı, bizi bunun için meydana getirdi. “İnsanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım, cinleri de” dedi.
  • بهر این آوردمان یزدان برون  ** ما خلقت الانس الا یعبدون 
  • Samiri’nin hüneri, neyini fazlalaştırdı ki? O hüner kendisini Tanrı kapısından sürdürdü.
  • سامری را آن هنر چه سود کرد  ** کان فن از باب اللهش مردود کرد 
  • Kaarun’un başına kimya bilgisinden neler geldi? Seyret de bak. Yer, onu ta dibine kadar çekti.
  • چه کشید از کیمیا قارون ببین  ** که فرو بردش به قعر خود زمین 
  • Ebülhakem, hünerinden ne elde etti? Küfrüyle inkârıyle baş aşağı cehenneme gitti.
  • بوالحکم آخر چه بر بست از هنر  ** سرنگون رفت او ز کفران در سقر 
  • Hüner odur ki ateşi apaçık göresin; duman ateşe delalet eder demeyesin bunu böyle bil! 2505
  • خود هنر آن داد که دید آتش عیان  ** نه کپ دل علی النار الدخان 
  • Senin delilin hakikatte hekimin delilinden daha kokmuştur.
  • ای دلیلت گنده‌تر پیش لبیب  ** در حقیقت از دلیل آن طبیب 
  • Oğul, senin delilin bundan başka bir şey değilse pislik ye, sidiğe bak dur.
  • چون دلیلت نیست جز این ای پسر  ** گوه می‌خور در کمیزی می‌نگر 
  • Delilin, asâya benzer senin. Elindedir de körlüğünden göremediğin şeyleri, güya onunla anlarsın.
  • ای دلیل تو مثال آن عصا  ** در کفت دل علی عیب العمی