English    Türkçe    فارسی   

6
250-259

  • Bilgi ve edep belletmiş, gönlünde hüner ışığını yakmıştı. 250
  • Çocukluğundan beri nazla yetiştirilmiş, o iyilikçi adam, onu lütuf kucağında büyütmüştü.
  • Bu zengin adamında güzel, gümüş bedenli, yaradılışı ahlâkı hoş bir kızı vardı.
  • Kız, evlenme çağına girince kızı isteyenler, ona ağır nikâh parası vermeye başladılar.
  • Her ulu adamdan kız istemeye bir görücü geliyordu.
  • Adam, malın sebatı yoktur, gece gelir, gündüz dağılıverir. 255
  • Güzelliğin de değeri yoktur. Bir diken yarası ile renk solup sararıverir.
  • Büyük bir adamın oğlu olmak da bir şey değil. Bu çeşit gençler mala mülke gururlanır.
  • Nice büyük adamların oğulları vardır ki kötülükte bulunur, yaptığı kötü iş yüzünden babasına bir âr olur.
  • Hünerli, bilgili kişi iyidir ama İblisten ibret al, ona da az tap.