Senin delilin hakikatte hekimin delilinden daha kokmuştur.
ای دلیلت گندهتر پیش لبیب ** در حقیقت از دلیل آن طبیب
Oğul, senin delilin bundan başka bir şey değilse pislik ye, sidiğe bak dur.
چون دلیلت نیست جز این ای پسر ** گوه میخور در کمیزی مینگر
Delilin, asâya benzer senin. Elindedir de körlüğünden göremediğin şeyleri, güya onunla anlarsın.
ای دلیل تو مثال آن عصا ** در کفت دل علی عیب العمی
Bu gürültüyü, bu kap tutu göremiyorum, beni mazur tut diyorsun âdeta.
غلغل و طاق و طرنب و گیر و دار ** که نمیبینم مرا معذور دار
Tirmiz padişahı Seyyid’in “ Kim filân işi görmek üzere Semerkand’a üç yahut dört günde gidebilirse ona elbise, at, köle ce cariyeyle şu kadar altın vereceğim” diye tellâl çağırtması, köyde bulunan Delkak’ın bunu duyup “Ben gidemem, bu iş benim işim değil” diye padişaha müracaat etmesi
منادی کردن سید ملک ترمد کی هر کی در سه یا چهار روز به سمرقند رود به فلان مهم خلعت و اسپ و غلام و کنیزک و چندین زر دهم و شنیدن دلقک خبر این منادی در ده و آمدن به اولاقی نزد شاه کی من باری نتوانم رفتن
Delkak, Tirmiz’de padişah olan Seyyid’in her şeyi bilen akıllı bir maskarasıydı.2510
سید ترمد که آنجا شاه بود ** مسخرهی او دلقک آگاه بود
Padişahın Semerkant’da mühim bir işi vardı. O işi derhal yapıp gelecek bir adam aradı.
داشت کاری در سمرقند او مهم ** جستالاقی تا شود او مستتم
“Beş günde oraya gidip gelecek ve bana haber getirecek olana hazineler vereceğim” diye tellal çağırttı.
زد منادی هر که اندر پنج روز ** آردم زانجا خبر بدهم کنوز
Delkak, köydeydi. Bunu duyunca eşeğine bindi. Tirmiz’e doğru koşturmaya başladı.
دلقک اندر ده بد و آن را شنید ** بر نشست و تا بترمد میدوید
Öyle koşturuyordu ki eşek sakatlandı. Ata bindi at da çatladı.
مرکبی دو اندر آن ره شد سقط ** از دوانیدن فرس را زان نمط
Nihayet yol tozlarına bulanmış bir halde Tirmiz’e gelip divana girdi. Vakitsiz olmakla beraber padişahın huzuruna girmek istedi.2515
پس به دیوان در دوید از گرد راه ** وقت ناهنگام ره جست او به شاه