- Dedi ki: çabuk söyle, ne var? Kimden bu derece perişan oldun? 2540
- گفت زوتر بازگو تا حال چیست ** این چنین آشوب و شور تو ز کیست
- Delkak cevap verdi: Köyde duydum ki padişah, her ana caddenin başında bir tellal bağırtmış.
- گفت من در ده شنیدم آنک شاه ** زد منادی بر سر هر شاهراه
- Üç günde Semerkant’a kadar gidecek adama hazineler bağışlatacağım demiş.
- که کسی خواهم که تازد در سه روز ** تا سمرقند و دهم او را کنوز
- Koşa, koşa aceleyle geldim ki ben de o kudret olmadığını söyleyeyim.
- من شتابیدم بر تو بهر آن ** تا بگویم که ندارم آن توان
- Benden böyle çeviklik gelmez. Hiç olmazsa bunu benden umma!
- این چنین چستی نیاید از چو من ** باری این اومید را بر من متن
- Padişah hay canına lânet olsun dedi, şehre yüzlerce korku saldın. 2545
- گفت شه لعنت برین زودیت باد ** که دو صد تشویش در شهر اوفتاد
- A ham herif, bu kadar şey için ota da ateş saldın, otlağa da.
- از برای این قدر خامریش ** آتش افکندی درین مرج و حشیش
- Şu davullu, bayraklı hamlar da, biz yokluk yurdundan haberciyiz diye bağırıp dururlar ya!
- همچو این خامان با طبل و علم ** که الاقانیم در فقر و عدم
- Hepsi dünyaya bir şeyhlik lâfıdır atmış, kendisini Beyazıd yerine koymuştur.
- لاف شیخی در جهان انداخته ** خویشتن را بایزیدی ساخته
- Kendi kendine yola girmiş, kendi kendine ulaşmış; bir dava yurdunda meclis kurmuştur.
- هم ز خود سالک شده واصل شده ** محفلی واکرده در دعویکده