English    Türkçe    فارسی   

6
2545-2554

  • Padişah hay canına lânet olsun dedi, şehre yüzlerce korku saldın. 2545
  • گفت شه لعنت برین زودیت باد  ** که دو صد تشویش در شهر اوفتاد 
  • A ham herif, bu kadar şey için ota da ateş saldın, otlağa da.
  • از برای این قدر خام‌ریش  ** آتش افکندی درین مرج و حشیش 
  • Şu davullu, bayraklı hamlar da, biz yokluk yurdundan haberciyiz diye bağırıp dururlar ya!
  • هم‌چو این خامان با طبل و علم  ** که الاقانیم در فقر و عدم 
  • Hepsi dünyaya bir şeyhlik lâfıdır atmış, kendisini Beyazıd yerine koymuştur.
  • لاف شیخی در جهان انداخته  ** خویشتن را بایزیدی ساخته 
  • Kendi kendine yola girmiş, kendi kendine ulaşmış; bir dava yurdunda meclis kurmuştur.
  • هم ز خود سالک شده واصل شده  ** محفلی واکرده در دعوی‌کده 
  • Kendi kendisine gelin güvey olan gibi. Kız tarafını hiç bundan haberi yokken güvey evi birbirine girer. 2550
  • خانه‌ی داماد پرآشوب و شر  ** قوم دختر را نبوده زین خبر 
  • İş yarıdan yarıya düzeldi, biz, bize gereken şartları yerine getirdik.
  • ولوله که کار نیمی راست شد  ** شرطهایی که ز سوی ماست شد 
  • Evleri süpürdük, bezedik. Bu hevesle âdeta sarhoş olduk, bu işe hoş bir surette giriştik der.
  • خانه‌ها را روفتیم آراستیم  ** زین هوس سرمست و خوش برخاستیم 
  • Fakat o taraftan bir haber geldi mi hayır. O damdan bir kuş uçup bu yana ulaştı mı? Hayır!
  • زان طرف آمد یکی پیغام نی  ** مرغی آمد این طرف زان بام نی 
  • Bu birbiri üstüne ulanan elçilikler, bu gürültü patırtı üzerine o taraftan size bir cevap geldi mi? Ne gezer?
  • زین رسالات مزید اندر مزید  ** یک جوابی زان حوالیتان رسید