- Vezir dedi ki: Ey doğruya bir direk, bir dayak olan padişahım! Şu aşağılık kul bir söz söyleyecek, onu lûtfen dinle.
- پس وزیرش گفت ای حق را ستن ** بشنو از بندهی کمینه یک سخن
- Delkak, köyden bir iş için geldi. Bir şey söyleyecekti. Şimdi vazgeçti, pişman oldu. 2560
- دلقک از ده بهر کاری آمدست ** رای او گشت و پشیمانش شدست
- Yağdan, baldan bahsetmede, söyleyeceğini gizlemede, maskaralıkla bu işten kurtulmaya savaşmada.
- ز آب و روغن کهنه را نو میکند ** او به مسخرگی برونشو میکند
- Kını gösteriyor, kılıcı gizliyor. Onu acımadan sıkıştırmak gerek.
- غمد را بنمود و پنهان کرد تیغ ** باید افشردن مرورا بیدریغ
- Fıstığı, yahut cevizi kırmadıkça ne içi meydana çıkar, ne ondan bir yağ çıkarılır.
- پسته را یا جوز را تا نشکنی ** نی نماید دل نی بدهد روغنی
- Onun bu saçma sözlerini, bu maskaralığını dinleme de titreyişine, yüzünün rengine bak.
- مشنو این دفع وی و فرهنگ او ** در نگر در ارتعاش و رنگ او
- Tanrı, “Niyetleri yüzlerine görünüp durur” dedi. Çünkü yüz içteki sırrı söyler, açığa vurur. 2565
- گفت حق سیماهم فی وجههم ** زانک غمازست سیما و منم
- Bu görünen şey, duyulan sözün zıddıdır. Çünkü insan şerle yoğrulmuştur.
- این معاین هست ضد آن خبر ** که بشر به سرشته آمد این بشر
- Delkak, feryat ve figan ederek, coşup köpürerek vezir dedi, bu yoksulun kanına girmeye kalkışma.
- گفت دلقک با فغان و با خروش ** صاحبا در خون این مسکین مکوش
- Gönle nice şüpheler, vehimler gelir ki doğru ve yerinde değildir.
- بس گمان و وهم آید در ضمیر ** کان نباشد حق و صادق ای امیر