English    Türkçe    فارسی   

6
2575-2584

  • Siz de onu dövün de zorundan içindekini söylesin, gönüllerimiz kabul edinceye kadar nesi var, nesi yoksa açığa vursun. 2575
  • تا بگوید سر خود از اضطرار  ** آنچنان که گیرد این دلها قرار 
  • Parlak ve açık doğru söz, gönle rahatlık verir. Gönül, yalan sözle yatışmaz.
  • چون طمانینست صدق و با فروغ  ** دل نیارامد به گفتار دروغ 
  • Yalan, çerçöpe benzer, gönül de ağza. Çöp ağızda gizlenmez.
  • کذب چون خس باشد و دل چون دهان  ** خس نگردد در دهان هرگز نهان 
  • Ağızda çöp oldu mu dil dolanır durur, nihayet onu ağızdan atar.
  • تا درو باشد زبانی می‌زند  ** تا به دانش از دهان بیرون کند 
  • Hele göze bir çöp girerse göz yaşarır, kapanıp açılmaya başlar.
  • خاصه که در چشم افتد خس ز باد  ** چشم افتد در نم و بند و گشاد 
  • Biz, bu çöpü, ağzımıza, gözümüze girmeden ayağımızın altında ezelim” dedi. 2580
  • ما پس این خس را زنیم اکنون لگد  ** تا دهان و چشم ازین خس وا رهد 
  • Delkak padişahım yavaş ol dedi. Yavaşlık ve yarlıgama yüzünü pek yırtma.
  • گفت دلقک ای ملک آهسته باش  ** روی حلم و مغفرت را کم‌خراش 
  • Beni azaba sokmak için neden bu kadar acele ediyorsun? Senin elindeyim, kuş değilim ki, uçayım.
  • تا بدین حد چیست تعجیل نقم  ** من نمی‌پرم به دست تو درم 
  • Tanrı için verilen cezada acele etmek doğru değildir.
  • آن ادب که باشد از بهر خدا  ** اندر آن مستعجلی نبود روا 
  • Fakat kendi kızgınlığından, kendi gelip geçici heva ve hevesinden verilen cezada acele edilir. Adam, kendini bir an önce razı etmeye bakar.
  • وآنچ باشد طبع و خشم و عارضی  ** می‌شتابد تا نگردد مرتضی