English    Türkçe    فارسی   

6
2592-2601

  • Sadaka, yoksulu yakmak, hilim gözleyen gözü kör etmek değildir.
  • صدقه نبود سوختن درویش را  ** کور کردن چشم حلم‌اندیش را 
  • Padişah dedi ki: Hayır, yerinde yapılırsa iyidir. Yerinde bir hayırda bulunursan bu, doğru bir harekettir.
  • گفت شه نیکوست خیر و موقعش  ** لیک چون خیری کنی در موضعش 
  • Ruh, yerine şah sürmek işi harap etmektir. Şah yerine atı sürmek de bilgisizliktir.
  • موضع رخ شه نهی ویرانیست  ** موضع شه اسپ هم نادانیست 
  • Şeriatta ihsan da var ceza da. Padişah, baş köşeye geçer; at ahıra bağlanır. 2595
  • در شریعت هم عطا هم زجر هست  ** شاه را صدر و فرس را درگه است 
  • Adalet nedir? Bir şeyi lâyık olduğu yere koymak. Zulüm nedir? Lâyık olmadığı yere koymak.
  • عدل چه بود وضع اندر موضعش  ** ظلم چه بود وضع در ناموقعش 
  • Tanrı’nın yarattığı bir şey abes değildir. Kızgınlık, hilim, öğüt, hile... hepsi doğrudur.
  • نیست باطل هر چه یزدان آفرید  ** از غضب وز حلم وز نصح و مکید 
  • Bunların hiç biri mutlak olarak hayır değildir. aynı zamanda mutlak olarak şer de değildir.
  • خیر مطلق نیست زینها هیچ چیز  ** شر مطلق نیست زینها هیچ نیز 
  • Her birinin yerinde faydası vardır, yerinde de zararı. Onun için bilgi vaciptir, faydalıdır.
  • نفع و ضر هر یکی از موضعست  ** علم ازین رو واجبست و نافعست 
  • Yoksula yapılan öyle cezalar vardır ki sevap bakımından ekmekten de yeğdir, helvadan da. 2600
  • ای بسا زجری که بر مسکین رود  ** در ثواب از نان و حلوا به بود 
  • Çünkü helva, vakitsiz yenirse safra yapar. Halbuki helva verilecek yerde ona bir sille vurulsa kötülükten kurtulur.
  • زانک حلوا بی‌اوان صفرا کند  ** سیلیش از خبث مستنقا کند