- Adalet nedir? Bir şeyi lâyık olduğu yere koymak. Zulüm nedir? Lâyık olmadığı yere koymak.
- عدل چه بود وضع اندر موضعش ** ظلم چه بود وضع در ناموقعش
- Tanrı’nın yarattığı bir şey abes değildir. Kızgınlık, hilim, öğüt, hile... hepsi doğrudur.
- نیست باطل هر چه یزدان آفرید ** از غضب وز حلم وز نصح و مکید
- Bunların hiç biri mutlak olarak hayır değildir. aynı zamanda mutlak olarak şer de değildir.
- خیر مطلق نیست زینها هیچ چیز ** شر مطلق نیست زینها هیچ نیز
- Her birinin yerinde faydası vardır, yerinde de zararı. Onun için bilgi vaciptir, faydalıdır.
- نفع و ضر هر یکی از موضعست ** علم ازین رو واجبست و نافعست
- Yoksula yapılan öyle cezalar vardır ki sevap bakımından ekmekten de yeğdir, helvadan da. 2600
- ای بسا زجری که بر مسکین رود ** در ثواب از نان و حلوا به بود
- Çünkü helva, vakitsiz yenirse safra yapar. Halbuki helva verilecek yerde ona bir sille vurulsa kötülükten kurtulur.
- زانک حلوا بیاوان صفرا کند ** سیلیش از خبث مستنقا کند
- Yoksula vaktinde bir sille vur da boynu vurulmaktan kurtulsun.
- سیلیی در وقت بر مسکین بزن ** که رهاند آنش از گردن زدن
- Vurmak, hakikatte kötü huyadır. Kilim dövülmez, tozu dövülür.
- زخم در معنی فتد از خوی بد ** چوب بر گرد اوفتد نه بر نمد
- Meclis de var, zindan da. Her ikisi de lâzım. Meclis ihlas sahibi olana, zindan ham kişiye.
- بزم و زندن هست هر بهرام را ** بزم مخلص را و زندان خام را
- Yarayı deşmek lazım. Deşeceğin yerde üstüne merhem korsan pisliği kökleştirmiş olursun. 2605
- شق باید ریش را مرهم کنی ** چرک را در ریش مستحکم کنی