Bir şarap var. O içildi mi söz suyu dilsizden bile kaynar, köpürür.2655
زان میی کان می چو نوشیده شود ** آب نطق از گنگ جوشیده شود
Yeni doğan çocuk fasih söz söyler bir edip olur, Mesih gibi, ergen adamların hikmetini okur.
طفل نوزاده شود حبر فصیح ** حکمت بالغ بخواند چون مسیح
O şaraptan içip dudağını hoş bir hale getiren dağ, Davut peygamber gibi yüzlerce gazel öğrenir.
از کهی که یافت زان می خوشلبی ** صد غزل آموخت داود نبی
Bütün kuşlar, cik cik ötüşlerini bırakmışlar, padişah olan Davut’a uymuşlar, ona dost olmuşlar, onunla ırlamaya başlamışlardı.
جمله مرغان ترک کرده چیک چیک ** همزبان و یار داود ملیک
Kuş bile onu duyup sarhoş olduktan sonra demir, onun sesini duymuş, bunda şaşılacak ne var?
چه عجب که مرغ گردد مست او ** هم شنود آهن ندای دست او
Kasırga, Âd kavmini kırmış geçirmiş, fakat Süleyman’a hamal olmuş, onu sırtında taşımıştır.2660
صرصری بر عاد قتالی شده ** مر سلیمان را چو حمالی شده
Kasırga, o padişahın tahtını yüklenmiş, her sabah, her akşam bir aylık yol götürmüştür.
صرصری میبرد بر سر تخت شاه ** هر صباح و هر مسا یک ماهه راه
Hem ona hamal olmuş, hem casusluk yapmıştır. Uzakta olan birisini sözünü duydu mu,
هم شده حمال و هم جاسوس او ** گفت غایب را کنان محسوس او
Derhal gelir, o sözü Süleyman’ın kulağına fıslardı.
باد دم که گفت غایب یافتی ** سوی گوش آن ملک بشتافتی
“Filan kişi, şimdi böyle söyledi ey Süleyman ey sahip kıran ay” derdi.
که فلانی این چنین گفت این زمان ** ای سلیمان مه صاحبقران
Farenin kurbağaya, “Seni görmek isteyince suya dalamıyorum. Aramızda bir vasıta lâzım. Su kıyısına gelip seni arayınca haber alabilmeliyim. Sen de benim deliğimin başına gelince bana haber verebilmelisin ve saire” demesi
تدبیر کردن موش به چغز کی من نمیتوانم بر تو آمدن به وقت حاجت در آب میان ما وصلتی باید کی چون من بر لب جو آیم ترا توانم خبر کردن و تو چون بر سر سوراخ موشخانه آیی مرا توانی خبر کردن الی آخره