English    Türkçe    فارسی   

6
2657-2666

  • O şaraptan içip dudağını hoş bir hale getiren dağ, Davut peygamber gibi yüzlerce gazel öğrenir.
  • Bütün kuşlar, cik cik ötüşlerini bırakmışlar, padişah olan Davut’a uymuşlar, ona dost olmuşlar, onunla ırlamaya başlamışlardı.
  • Kuş bile onu duyup sarhoş olduktan sonra demir, onun sesini duymuş, bunda şaşılacak ne var?
  • Kasırga, Âd kavmini kırmış geçirmiş, fakat Süleyman’a hamal olmuş, onu sırtında taşımıştır. 2660
  • Kasırga, o padişahın tahtını yüklenmiş, her sabah, her akşam bir aylık yol götürmüştür.
  • Hem ona hamal olmuş, hem casusluk yapmıştır. Uzakta olan birisini sözünü duydu mu,
  • Derhal gelir, o sözü Süleyman’ın kulağına fıslardı.
  • “Filan kişi, şimdi böyle söyledi ey Süleyman ey sahip kıran ay” derdi.
  • Farenin kurbağaya, “Seni görmek isteyince suya dalamıyorum. Aramızda bir vasıta lâzım. Su kıyısına gelip seni arayınca haber alabilmeliyim. Sen de benim deliğimin başına gelince bana haber verebilmelisin ve saire” demesi
  • Bu sözün sonu yoktur. Fare, bir gün kurbağaya ey akıl kandili dedi; 2665
  • Zaman oluyor ki sana bir sır söylemek istiyorum. Halbuki sen suyun dibinde bulunuyorsun.