- Hummaya tutulmuş bir hasta gibi eriyordu. Hekim, hastalığını anlayamadı. 270
- همچو بیمار دقی او میگداخت ** علت او را طبیبی کم شناخت
- Akıl diyordu ki: Onun illeti, gönül illeti. Beden ilâcı gönlüne tesir etmez ki.
- عقل میگفتی که رنجش از دلست ** داروی تن در غم دل باطلست
- Bu sevda yüzünden köleciğin gönlü yaralıydı ama derdini kimseciklere söyleyemiyordu.
- آن غلامک دم نزد از حال خویش ** کز چه میآید برو در سینه نیش
- Bir gece zengin adam karısına dedi ki: Kimseye duyurmadan, gizlice onun halini sor soruştur bakalım.
- گفت خاتون را شبی شوهر که تو ** باز پرسش در خلا از حال او
- Sen onun anası sayılırsın. Derdini sana açar elbette.
- تو به جای مادری او را بود ** که غم خود پیش تو پیدا کند
- Kadın, bu sözü kulağına koyunca ertesi gün kölenin yanına gitti. 275
- چونک خاتون در گوش این کلام ** روز دیگر رفت نزدیک غلام
- Yüzlerce nazla, muhabbetle başını karıştırmaya, saçlarını taramaya başladı.
- پس سرش را شانه میکرد آن ستی ** با دو صد مهر و دلال و آشتی
- Şefkatli analar gibi onu yumuşattı, nihayet söyletmeye muvaffak oldu.
- آنچنان که مادران مهربان ** نرم کردش تا در آمد در بیان
- Köle dedi ki: Senden bunu mu umardım ben? Kızını inatçı bir yabancıya veresin.
- که مرا اومید از تو این نبود ** که دهی دختر به بیگانهی عنود
- Bizim efendimizin kızı olsun, biz de ona âşık olalım da o başkasına varsın? Yazık değil mi?
- خواجهزادهی ما و ما خستهجگر ** حیف نبود که رود جای دگر