English    Türkçe    فارسی   

6
2702-2711

  • Tanrı onlara gözlerin görmediği şeyler verir. Dile, lûgata sığmaz lûtuflar eder.
  • آن دهد حقشان که لا عین رات  ** که نگنجد در زبان و در لغت 
  • Biz kimiz ki bu derece lûtfu hak edelim? Gel sevgili, güzel huyunla benim günümü de aydınlat.
  • ما کییم این را بیا ای یار من  ** روز من روشن کن از خلق حسن 
  • Çirkinliğime, kötülüğüme bakma. Dağdaki yılan gibi zehirlerle doluyum ben.
  • منگر اندر زشتی و مکروهیم  ** که ز پر زهری چو مار کوهیم 
  • Ben çirkinim, huylarım da tamamı ile çirkin. Beni diken olarak dikti, artık ben nasıl gül olabilirim? 2705
  • ای که من زشت و خصالم جمله زشت  ** چون شوم گل چون مرا او خار کشت 
  • Dikene güldeki güzelliğin ilk baharını ver. Bu yılana tavus güzelliğini sen ihsan et.
  • نوبهار حسن گل ده خار را  ** زینت طاووس ده این مار را 
  • Çirkinliğin son derecesine varmışım ben. Fakat senin lûtfun da ihsan etmede son derecededir.
  • در کمال زشتیم من منتهی  ** لطف تو در فضل و در فن منتهی 
  • Bu kötülüğün çirkinliğin son derecesine varmış olan kulun hacetini, son derecede olan lûtfunla reva et ey usul boylu selvilerin bile haset ettikleri güzel!
  • حاجت این منتهی زان منتهی  ** تو بر آر ای حسرت سرو سهی 
  • Ben ölürsem yine senin lûtfun, bana gözyaşı döker, kerem sahibisin, buna ihtiyacın yoktur ama yine sen ağlarsın bana.
  • چون بمیرم فضل تو خواهد گریست  ** از کرم گرچه ز حاجت او بریست 
  • Mezarımın başında çok oturursun. O güzel gözlerinden çok yaşlar akar. 2710
  • بر سر گورم بسی خواهد نشست  ** خواهد از چشم لطیفش اشک جست 
  • Mahrumiyetime ağlar, mazlumluğuma gözlerini yumup yaş dökersin sen.
  • نوحه خواهد کرد بر محرومیم  ** چشم خواهد بست از مظلومیم