English    Türkçe    فارسی   

6
2714-2723

  • Gümüş paralar veren bir ihsan sahibi, sofinin birine dedi ki: Ey ayaklarının altına canımı döşediğim zat.
  • صوفیی را گفت خواجه‌ی سیم‌پاش  ** ای قدمهای ترا جانم فراش 
  • Ey padişahım! Bugün sana bir kuruş mu vereyim, yoksa yarın kuşluk çağında üç kuruş mu? Hangisini istersin? 2715
  • یک درم خواهی تو امروز ای شهم  ** یا که فردا چاشتگاهی سه درم 
  • Sofi dedi ki: Bugünkü de vaat, yarınki de. Dün yarım kuruş verseydin bugün elimde olsaydı. Buna, bugünkü vereceğin bir kuruştan da daha ziyade sevinirdim, yarın vereceğin yüz kuruştan da.
  • گفت دی نیم درم راضی‌ترم  ** زانک امروز این و فردا صد درم 
  • Peşin sille, veresiye keremden hayırlıdır. İşte kafam önünde, başımı eğiyorum, vur, tek peşin olsun!
  • سیلی نقد از عطاء نسیه به  ** نک قفا پیشت کشیدم نقد ده 
  • Hele sille, senden geldikten sonra hiç gam yemem. Baş da o elin sarhoşudur, sille de.
  • خاصه آن سیلی که از دست توست  ** که قفا و سیلیش مست توست 
  • Ey canımın canı, ey yüzlerce cihan değer dost, aklını başına devşir, bu peşin şeyi ganimet say.
  • هین بیا ای جان جان و صد جهان  ** خوش غنیمت دار نقد این زمان 
  • Ay gibi yüzünü gece yolcularından gizleme. Ey akar su, bu arktan baş çekme. 2720
  • در مدزد آن روی مه از شب روان  ** سرمکش زین جوی ای آب روان 
  • Hep buradan da ak da ırmak kıyısı bu akar suyla gülsün, kenarlarında yaseminler boy atsın.
  • تا لب جو خندد از آب معین  ** لب لب جو سر برآرد یاسمین 
  • Uzaktan ırmak kıyısında sarhoş yeşillikler gördün mü bil ki orada su vardır.
  • چون ببینی بر لب جو سبزه مست  ** پس بدان از دور که آنجا آب هست 
  • Tanrı “Gönüllerindeki yüzlerinden anlaşılır” dedi. Yeşillikte yağmuru suyu anlatır.
  • گفت سیماهم وجوه کردگار  ** که بود غماز باران سبزه‌زار