- Bunun ötesini, gündüz olup da ecel uykusundan uyanınca güneşe nurlar bağışlayandan duyarsın.
- باقیش چون روز برخیزی ز خواب ** بشنوی از نوربخش آفتاب
- İpliğin bir ucunu benim ayağıma bağla, öbür ucunu kendi ayağına düğümle 2740
- یک سر رشته گره بر پای من ** زان سر دیگر تو پا بر عقده زن
- De bu kupkuru yerde iktiza edince ipi çekebileyim, sen de bu vesileyle benim derdimi anlayasın dedi.
- تا توانم من درین خشکی کشید ** مر ترا نک شد سر رشته پدید
- Bu söz kurbağanın gönlüne acı geldi. Bu pis beni bağlıyor galiba dedi.
- تلخ آمد بر دل چغز این حدیث ** که مرا در عقده آرد این خبیث
- İyi adamın gönlüne kötü bir düşünce geldi mi bu boş değildir, bir aslı vardır bunun.
- هر کراهت در دل مرد بهی ** چون در آید از فنی نبود تهی
- O anlayışı vehim sayma, Tanrı anlayışı bil. Gönüldeki nur, onu külli levihten okumuş, anlamıştır.
- وصف حق دان آن فراست را نه وهم ** نور دل از لوح کل کردست فهم
- Biliyorsun ya, filcinin o kadar çalışmasına, korkunç bir surette bağırıp çağırmasına rağmen fil, Tanrı evine gitmemişti. 2745
- امتناع پیل از سیران ببیت ** با جد آن پیلبان و بانگ هیت
- Ayağı, o kadar köteğe rağmen az çok, Kâbe tarafına gitmiyordu vesselam.
- جانب کعبه نرفتی پای پیل ** با همه لت نه کثیر و نه قلیل
- Sanki ayakları kurumuştu, yahut da o saldıran canı, bedeninden çıkmıştı dersin.
- گفتیی خود خشک شد پاهای او ** یا بمرد آن جان صولافزای او
- Fakat başını Yemen tarafına döndürdüler mi o erkek fil yüz at süratinde koşmaktaydı.
- چونک کردندی سرش سوی یمن ** پیل نر صد اسپه گشتی گامزن