- Sanki ayakları kurumuştu, yahut da o saldıran canı, bedeninden çıkmıştı dersin.
- گفتیی خود خشک شد پاهای او ** یا بمرد آن جان صولافزای او
- Fakat başını Yemen tarafına döndürdüler mi o erkek fil yüz at süratinde koşmaktaydı.
- چونک کردندی سرش سوی یمن ** پیل نر صد اسپه گشتی گامزن
- Filin duygusu, gayb zahmını anlamıştı. Bu böyle olunca artık kendisine Tanrı’dan ilham gelen velinin duygusu nasıl olur?
- حس پیل از زخم غیب آگاه بود ** چون بود حس ولی با ورود
- O güzel huylu Yakup peygamber de, kardeşleri, Yusuf için 2750
- نه که یعقوب نبی آن پاکخو ** بهر یوسف با همه اخوان او
- Babalarından izin alıp onu birazcık sahraya gezmeye götürmek istedikleri zaman bir şeyler sezinlemişti.
- از پدر چون خواستندش دادران ** تا برندش سوی صحرا یک زمان
- Hepsi de ona, Yusuf’a bir zarar gelir diye düşünme. Bir iki günceğiz müsaade et baba.
- جمله گفتندش میندیش از ضرر ** یک دو روزش مهلتی ده ای پدر
- که چرا ما را نمی داری امین ** یوسف خود را به سیران و ظعین
- Yeşilliklerde beraber gezip tozalım. Biz, onu çağırıyoruz ama emniyet ve ihsan sahibi kişileriz dediler.
- تا به هم در مرجها بازی کنیم ** ما درین دعوت امین و محسنیم
- Yakup, şu kadar biliyorum ki onu benim yanımdan alıp götürmenizden gönlümde bir dert, bir elem peydahlanıyor. 2755
- گفت این دانم که نقلش از برم ** میفروزد در دلم درد و سقم
- Gönlüm, asla yalan söylemez. Çünkü o arş nurundan nurlanmıştır dedi.
- این دلم هرگز نمیگوید دروغ ** که ز نور عرش دارد دل فروغ