English    Türkçe    فارسی   

6
2801-2810

  • Kardeşlerimden mi feryat edeyim, kadınlardan mı? Âdem gibi cennetlerden düştüm ben!
  • Kış yaprağı gibi soldum, çünkü vuslat cennetinde buğday yedim.
  • Senin lûtfunu, ihsanını, o barış selâmını o güzel haberini duyunca,
  • Kötü göz değmesin diye ateşe çöreotu attım, fakat çöreotuma da kötü göz değdi.
  • Önde de sonda da her kötü gözü def eden, ancak ve ancak mahmur gözlerindir. 2805
  • Padişahın kötü gözü, senin güzel gözlerin mat eder, mahveder; ne güzel ilâç bu.
  • Hattâ senin gözünden kimyalar erişti mi kötü göz bile iyi göz olur.
  • Padişahın gözü, doğanın gözüne değdi mi doğan, yücelir, himmetli bir göze sahip olur.
  • O bakıştan öyle bir himmete sahip olur ki, öyle yücelir ki artık erkek aslandan başka bir şey avlamaz olur.
  • Aslan da nedir ki? O mânevi yüce doğan, hem senin avındır, hem de seni avlar. 2810