- Senin izinden uçup duran gönül doğanı da sayısız ihsanlarla uğradı, gözün, bir kerecik ona düştü.
- باز دل را که پی تو میپرید ** از عطای بیحدت چشمی رسید
- Burnu bir koku aldı, kulağı senin nağmelerini duydu. Her duygusu, muayyen olamayan nasipler elde etti.
- یافت بینی بوی و گوش از تو سماع ** هر حسی را قسمتی آمد مشاع
- Sen, hangi duyguya gayb âleminin yolunu açarsan o duygu, artık eskimez, yıpranmaz, ölmez.
- هر حسی را چون دهی ره سوی غیب ** نبود آن حس را فتور مرگ و شیب
- Mülk senindir. Duyguya bir şey ihsan edersin; o duygu, öbür duygulara padişahlık eder. 2815
- مالک الملکی به حس چیزی دهی ** تا که بر حسها کند آن حس شهی
- Sultan Mahmud’un bir gece, hırsızların arasına düşerek “ Ben de sizlerdenim “ demesi ve onların hallerini anlaması
- حکایت شب دزدان کی سلطان محمود شب در میان ایشان افتاد کی من یکیام از شما و بر احوال ایشان مطلع شدن الی آخره
- Sultan Mahmut, bir gece yalnız başına şehri dolaşırken bir bölük hırsıza rastladı.
- شب چو شه محمود برمیگشت فرد ** با گروهی قوم دزدان باز خورد
- Hırsızlar ey vefalı adam dediler, sen kimsin? Sultan Mahmut, ben de sizlerden biriyim diye cevap verdi.
- پس بگفتندش کیی ای بوالوفا ** گفت شه من هم یکیام از شما
- Hırsızların biri, ey daima hileye düzene baş vuranlar, hadi bakalım,her birimiz hünerini söylesin.
- آن یکی گفت ای گروه مکر کیش ** تا بگوید هر یکی فرهنگ خویش
- Yaratılışta ne hüner ne marifet var? Şu gece vakti arkadaşlarına anlatsın dedi.
- تا بگوید با حریفان در سمر ** کو چه دارد در جبلت از هنر
- Birisi dedi ki: Ey hünerini göstermeye kalkışan kavim, benim kulaklarımda bir hassa vardır. 2820
- آن یکی گفت ای گروه فنفروش ** هست خاصیت مرا اندر دو گوش
- Köpek havladı mı, ne diyor, anlarım. Öbürleri, bu iki metelik eder ancak dediler.
- که بدانم سگ چه میگوید به بانگ ** قوم گفتندش ز دیناری دو دانگ